Fenerbahçe Seçim Arenası: Umut, Değişim ve Şampiyonluk Mücadelesi
Fenerbahçe Spor Kulübü Olağan Seçimli Genel Kurulu, kulübün geleceği için kritik konuşmalara sahne oldu. Başkan adayları, camianın umutlarını, beklentilerini ve gelecek vizyonlarını kürsüden dile getirdi. Bu blog yazımızda, kürsüden yükselen sesleri, dile getirilen iddiaları ve Fenerbahçe’nin önündeki döneme dair önemli mesajları bir araya getiriyoruz. Umutsuzluğa karşı birlik çağrılarından finansal bağımsızlık hedeflerine, şampiyonluk vaatlerinden yönetimsel eleştirilere kadar geniş bir yelpazede ele alınan bu konuşmalar, Fenerbahçe camiasının nabzını tutuyor.
Sadettin Saran’ın Konuşması: Değişim ve Gelecek Vurgusu
Umutsuzluğa Yer Yok
Sadettin Saran, konuşmasına Fenerbahçe camiasının en büyük gücünün asla umudunu kaybetmemesi olduğunu belirterek başladı. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır” sözünü hatırlatan Saran, Fenerbahçelilerin hiçbir zaman umutsuz olmadığını, tarihin her şartta yeniden ayağa kalkma örnekleriyle dolu olduğunu ifade etti. Kendisinin umutsuzluğa daha fazla izin vermemek için burada olduğunu ve seçimi kazanması halinde bayrak değişimini en doğru ve en iyi şekilde yapacağına namusu ve şerefi üzerine söz verdiğini vurguladı.
Ali Koç Dönemine Bakış ve Değişim İhtiyacı
Sayın Ali Koç’un Fenerbahçe için çok önemli ve kıymetli işler yaptığını kabul eden Saran, kulübe verdiği maddi destekleri ve gelir yaratacak projelere attığı imzaları inkar etmenin haksızlık olacağını dile getirdi. Ancak Fenerbahçe’nin kaderinin bir kişinin cebinden verdiği paraya indirgenemeyeceğinin altını çizdi. Kulübün 2018’de olduğu gibi bugün de değişime ihtiyacı olduğunu belirten Saran, bu değişimi engellemek için “aday olamayacak”, “Fenerbahçe’ye kayyum atanacak”, “yaptırım gelecek” gibi korkular yayıldığını, ancak kendisine güvenilmesi gerektiğini söyledi. Bu süreçte emeği geçen herkese, özellikle de Spor Bakanı Osman Aşkınbak’a hassasiyetinden dolayı teşekkür etti.
Sanal Bayi Tartışmasına Yanıt
Sanal bayi konusu hakkında çıkan söylentilere yanıt veren Saran, seçimi kazanması halinde bahsi geçen şirketi kapatacağını ve bunu Fenerbahçe için yaparken gözünü dahi kırpmayacağını ifade etti. Tüm Fenerbahçelilerin içinin rahat olmasını isteyerek, kulübe zarar verecek bir şey yapmayacağını yineledi. Saran, bu camianın sözünü tutan başkanlara alışkın olmadığını ancak kendisini tanıyacaklarını ve daha yeni başladıklarını belirtti.
Seçim Stratejisi ve Şampiyonluk Hasreti
Rakibinin seçim stratejisini sadece para üzerine kurduğunu ve sürekli borçlardan korkuluyormuş gibi bir algı yarattığını iddia eden Saran, Fenerbahçe camiasının borçtan korkmadığını söyledi. Ona göre, camia kimin ne kadar para verdiğinin değil, bu parayla nasıl bir gelecek kurulduğunun sorgulanmasını bekliyor. Eğer para tek başına çözüm olsaydı, bugün şampiyonluk hasreti yaşanmazdı. Saran, kulübün milyonlarını yöneten başkanın paradan çok daha önemli bir mirası olması gerektiğini savundu: camiayı birleştirmek, emanet aldığı bu kutsal kulübü doğru yönetmek ve en önemlisi futbolda şampiyonluk getirmek.
Neden Şampiyon Olamıyoruz? Yönetimsel Hatalar
2018’deki değişimin sebebini kulübün 4 yıldır şampiyon olamamasına bağlayan Sadettin Saran, o dönemki Van Persie’li, Nani’li kadrolara rağmen şampiyonluğun gelmemesinin sorunun kadroda değil, yönetimde ve umutsuzlukta olduğunu belirtti. Şampiyon olamama nedenlerini ise maddeler halinde sıraladı:
- Tribünleri birlikten, coşkudan uzaklaştırıp taraftarı sürekli suçlamak.
- Teknik direktörleri sürekli değiştirip her sezon bambaşka ihtiyaçlar doğrultusunda transfer planları yapıp son gün alelacele transferlere yönelmek (7 yılda 11 hoca, 100’ün üzerinde transfer).
- “3 Temmuz’u bahane etmeyeceğiz” denilmesine rağmen her fırsatta camiayı ayrıştırmak için bunu yapmak.
- 2024’te Trabzon’da alınan tarihi zaferin ardından 2 Nisan’da 20.000 aşkın kongre üyesinin ortak iradesini hiçe sayarak tersine karar vermek.
- “Ortak akıl” denilmesine rağmen fikir ileten, kafa yoran, öneri sunan kimseyi dinlememek; en ufak eleştiride herkesi düşman ilan etmek.
- “Camiaya hesap vereceğim” denilmesine rağmen kendi sözünden bile korkmak.
- Yıllardır “yapı, yapı” diyerek şampiyonluğa yürüyen takımı bile hocasına, futbolcusuna “siz olamazsınız” diye inandırmak.
Saran, takımın bu durumunun seçilen hoca ve futbolculardan değil, yönetimden kaynaklandığını ifade etti. 7 yıldır şampiyon olamayan bir yönetimden şampiyonluk beklemenin macera olduğunu savundu.
Kulübün Geleceği İçin Vaatler
Fenerbahçe’ye “rahat yok” diyerek Alanyaspor maçında yaşananları bir tiyatroya benzeten Saran, kulübün emeğine ve alın terine ağır bir darbe vurulduğunu, isimler değişse de operasyonların değişmediğini dile getirdi. Bu operasyonların haftalık bir gündem veya seçim gündemi olmadığını, yıllardır süregelen sistematik bir anlayışın sonucu olduğunu belirtti. Kulübün yükünün bir kişinin cebine değil, camianın omuzlarına yüklenmesi gerektiğini vurguladı. Taraftarlarından yeniden fedakarlık istemeyeceklerini, Fenerbahçe’nin kötü durumda olduğu propagandasını yapmayacaklarını söyledi. Plan ve projelerinin hazır olduğunu, gayrimenkulden dijitale kadar kapsayıcı çalışmalar yaptıklarını, herkesi dinlediklerini ve derslerine çalıştıklarını aktardı.
Şampiyonluk Sözü ve Kapsayıcı Yaklaşım
Seçimi kazanması halinde stadyumdaki kombine sayısını 40.000’e çıkaracaklarını ve sabit suç unsuru yoksa kimsenin kombinesini iptal etmeyeceklerini vaat etti. Fenerbahçelileri değil, Fenerbahçe’yi yönetmeye talip olduklarını söyledi. Sponsorlukları ve gelir kalemlerini yeni projelerle artıracaklarını, altyapıda ve üst yapıda daha iyi bir futbol aklıyla fark yaratacaklarını, taraftarlarla daha şeffaf ve adil bir ilişki kuracaklarını belirtti. Amaçlarının yeniden kazanmak, birleşmek, stratejiyle ve omuz omuza hareket etmek olduğunu dile getirdi. Fenerbahçe’nin günü kurtaran değil, geleceği planlayan bir finansal yapıyla yönetilmesi gerektiğini vurguladı. Bu yürüyüşü yalnız değil, büyük güçle birlikte yapmak istediğini ve Fenerbahçe şampiyon olana kadar tatil, bayram, durmak, kutlama olmayacağına söz verdi. Şampiyon olunduğunda kupayı yaşayan tüm başkanlarla birlikte kaldıracaklarını ve kupanın yeniden Kadıköy’ün normali, alışkanlığı olacağını söyledi. Saran, başarılı olamazsa 202 kongrede aday olmayacağını, yüreklerini ortaya koyacaklarını ve gece gündüz çalışacaklarını ifade etti. Bu seçimin bir maça veya transfere bakarak değil, Fenerbahçe’nin şampiyon olup olmayacağına karar verilecek bir seçim olduğunu, sorunun yönetim aklında yattığını vurgulayarak konuşmasını bitirdi ve tüm Fenerbahçelilere destekleri için teşekkür etti.
Ali Koç’un Cevabı: Gerçekler, Mücadele ve Finansal Bağımsızlık
Fenerbahçe Demokrasisi ve Kutuplaşma Eleştirisi
Ali Koç, konuşmasına tüm Fenerbahçelileri sevgi ve saygıyla selamlayarak başladı ve genel kurula katılan herkese Fenerbahçe demokrasisine kattıkları değer için teşekkür etti. Fenerbahçe seçimlerinin tüm kulüpler arasında en çok takip edilen ve en demokratik olan seçimler olduğunu vurguladı. Yarınki sonuç ne olursa olsun, tüm camianın başkanın etrafında kenetlenmesi gerektiği düşüncesine katıldığını belirtti. Bugüne kadar kulübe hizmet etmiş tüm başkanlara, yöneticilere ve sporculara teşekkürlerini iletti, ebediyete intikal edenleri rahmetle andı. Dünya Fenerbahçeliler Kadınlar Günü’nü kutladı. Camianın şu an ciddi anlamda kutuplaşmış olduğunu, karaborsa yapan birini oy çokluğuyla onaylamamız gerekirken, Fenerbahçe başkanlık makamına küfür eden birine dahi lehte oy kullanılabildiğini üzülerek dile getirdi. Saadettin Saran ve muhtemel yönetim kuruluna yönelik olarak, başkanlık makamına hakaret etmiş bir insan için ellerini dahi kaldırmamalarını eleştirdi ve gelinen noktanın bu olduğunu söyledi.
7 Yıllık Mücadele ve Finansal Başarılar
Yarınki sandığın, Fenerbahçe’nin yarınlarına sahip çıkma seçimi olduğunu belirten Koç, belirsiz bir maceraya atılmak yerine sabırla verilen mücadelenin meyvesini toplama zamanı olduğunu ifade etti. Kendilerinin gerçek bir aday olduklarını, canlarıyla, kanlarıyla, çocuklarının rızkıyla, itibarlarıyla ve sağlıklarıyla 7 senedir mücadele ettiklerini vurguladı. Tüm camianın, destekledikleri aday fark etmeksizin, Fenerbahçe’nin menfaatlerini ve sağlığını arzu ettiğini dile getirdi. Zorlu bir yoldan geçtiklerini, kumpaslarla boğuştuklarını ancak mücadeleden asla vazgeçmediklerini, korkmadıklarını ve kulübü her zaman tertemiz, dimdik ayakta tutmanın gururunu yaşadıklarını söyledi. Karaborsa, bahis veya bağlantılı sponsorluklarla anılmasına izin vermediklerini, günü kurtarma çabası içinde olmadıklarını, hep yarınları düşündüklerini aktardı. Tırnaklarıyla sıkıntılı günlerden bugünlere geldiklerini belirtti. Popülist vaatlerin peşinde koşmadıklarını, Fenerbahçe’yi çok zor şartlarda alıp onarım dönemini tamamlayarak atılım dönemine geçtiklerini gururla ifade etti.
Popülizm ve Kıymetsiz Görülen Başarılar
Mali bağımsızlığın kıymetinin bazıları için yok sayıldığını ancak adım adım buna ulaştıklarını, tesisleşmede geleceğin temellerini attıklarını, amatör branşlarda ve olimpik sporlarda Avrupa’nın zirvesinde olduklarını dile getirdi. Sıranın futbolda ve şampiyonlukta olduğunu, borçları ödedikleri gibi şampiyonluk borcunu da ödeyeceklerini vurguladı. Güçlendirilmiş yönetim kurulu ve futbol AŞ kadrosu ile Fenerbahçe’nin geleceğini ileriye taşıyacaklarını söyledi. Genel kurulda bazı maddelerin reddedilmesini popülizm olarak eleştirdi ve bunun yarın kim başkan seçilirse seçilsin Fenerbahçe’nin önünü kapattığını belirtti. Fenerbahçe başkanının seçim için değil, Fenerbahçe için çalıştığını, icraatlarıyla konuştuğunu ifade etti. Mali rakamları detaylandırmadan, 7 sene önce Avrupa’nın iflasa en yakın kulübünün başına geldiğini ve bugün temiz bir Fenerbahçe’ye aday olarak değil, kulübün en kötü halindeyken sorumluluk üstlendiğini hatırlattı. Defalarca aday olacağını söyleyip geri dönmeyenlerin aksine, kendisinin en kötü günde başkan olduğunu ve 7 sene sonra en sıkıntılı döneminde göğsünü gere gere buraya çıktığını belirtti.
Koç, finans dehası Murat Salara’nın yorumuna değinerek, 7 senede 278 milyon euro borç ödemenin, yükümlülükleri 381 milyondan 223 milyona indirmenin, Emlak Bankası projesiyle Bankalar Birliği’nden çıkış sürecinin müjdesini vermenin, bağımsız ve dimdik duran bir Fenerbahçe yaratabilmenin, düne kadar bakkal gibi yönetilen kulübü bugünlere getirmenin hiçbir kıymet-i harbiyesinin olmadığını söyleyenlere ironik bir dille yaklaştı. Fenerbahçe’nin devasa bir kuruluş olduğunu, artık geriye gidemeyeceğini, küresel marka kimliğini geliştirmesi ve dünya çapındaki markalarla işbirlikleri yapması gerektiğini belirtti. Mevcut 160 milyon euroluk sponsorluk anlaşmalarının sadece bu seneye tekabül eden rakamlarını kullandıklarını, geleceği kırdırtmadıklarını ve önceki yönetimler gibi bir senede harcamadıklarını vurguladı. Taraftarların yıldız futbolcular görmek istediğini bildiğini ancak piyasanın değiştiğini, 500 binlik rakamların değil, 20-25 milyonlardan kapı açıldığını, kalıcı başarı için mali gücün şart olduğunu dile getirdi. Amatör ve Olimpik Sportif başarıların ardında finansal yönetim başarısı olduğunu, kazanılan kupaların ve olimpiyatlara gönderilen sporcuların tesadüf olmadığını, bunun bir bütçe yaratma ve hikaye inşa etme işi olduğunu savundu.
Kendisini eleştirenlerin sadece olumsuzluklara odaklanmasını sorgulayan Koç, hiç mi iyi bir şey yapmadıklarını sordu. Bu başarıları elde ederken camiayı utandıracak, kara leke sürecek, başını öne eğdirecek finansal kaynaklar kullanmadıklarını, yasa dışı yöntemlerle gelir sağlamadıklarını ve kulüp parasını özel ihtiyaçları için kullanmadıklarını gururla belirtti. Tüm bunlara rağmen hem gelirleri artırdıklarını hem de sağlıklı bir ekonomiye kavuşturduklarını ifade etti.
Sistematik Operasyonlar ve 3 Temmuz Meselesi
Koç, atılım döneminin başlamasıyla Fenerbahçe’nin hiç uğramadığı kadar saldırıya uğramaya başladığını, aylardır anlattıkları “organize kötülüğün” aslında “böl, parçala, yönet” mantığıyla camiayı bölme çalışmaları olduğunu söyledi. Bölündükçe zayıflayacaklarını, kırılgan hale geleceklerini ve haklarını koruyamayacaklarını vurguladı. Rakip takımlara yapılan “kıyaklara” ses çıkaramayacaklarını, hatta bir gün Fenerbahçe’yi de dizayn etmeye çalışacaklarını belirtti. Ali Koç ya da Sadettin Saran’ın önemli olmadığını, camianın başında kim olursa olsun etrafında kenetlenilmesi gerektiğini dile getirdi, zira “atı alan Üsküdar’ı geçmek üzere” uyarısında bulundu.
3 Temmuz günlerini hatırlatan Koç, o dönemde Aziz Yıldırım’ın “Ne şikesi, memleket elden gidiyor” sözünü anımsattı. Terör örgütünün devlet gücüyle Fenerbahçe’yi ele geçirmeye çalıştığını, medyada manipülasyon yapıldığını ve bazı Fenerbahçelilerin dahi “şike var” dediğini, yönetimin ve başkanın istifasını istediğini belirtti. O dönemde canını dişine takan, sokağa dökülen, cop yiyen Fenerbahçeliler olduğunu vurguladı. 3 Temmuz’un bitmediğini, sadece şekil ve yöntem değiştirdiğini, Fenerbahçe’nin önünü kesme çabalarının hep sürdüğünü ve sürmeye devam ettiğini dile getirdi. Yaşanan haksızlıkların, adaletsiz kararların, çalınan puan ve şampiyonlukların, bazı rakiplere sağlanan faydaların tesadüf veya başarısızlık değil, sistematik bir operasyon olduğunu defalarca dile getirdiklerini hatırlattı. Aziz başkan döneminde 3, kendi dönemlerinde 2 şampiyonluğun çalındığını iddia etti.
Alanyaspor maçında yaşananları örnek göstererek, devletin en tepedeki kişisinin dahi hakem atama talimatı verse bile MHK başkanının itiraz etmesi gerekirken, bu hakemlerin önerildiğini söyledi. Daha önce şike yaptığını iddia eden mekanizmaların yine devreye girerek “Yapı filan yok, siz başarısızlığınıza bahane uyduruyorsunuz” demeye başladığını, ancak savcılık soruşturmaları ve sızan kayıtlarla bu “yapının” deşifre olduğunu belirtti. Yapının propaganda gücünün o kadar büyük olduğunu ki, bu sefer “tamam yapı var ama siz iyi mücadele edemiyorsunuz” diyerek yine kendilerini suçladıklarını ve birçok samimi Fenerbahçelinin de buna inandığını üzülerek dile getirdi. Sosyal medyada ve dijital medyada hakaretlere, ailelerine dil uzatmalarına maruz kaldıklarını anlattı. Sporcuları savunan camia mensuplarına “hainler, paralı köpekler” denilmesini eleştirdi ve bu “kurgunun” farkına varılmadığı sürece birlik ve beraberliğin sağlanamayacağını vurguladı. Bu süreçte kendilerine güç veren tüm Fenerbahçelilere teşekkür etti. Trabzon maçındaki gibi olayların tesadüf olmadığını, sürekli Fenerbahçe’nin başına geldiğini sordu. Trabzonspor belediye başkanının 3 Temmuz imalarını ve Trabzonspor başkanının bu açıklamayı desteklemesini kınadı. Trabzon’un, kasa başvurusuyla “şampiyon olmadık” dediğini, UEFA’nın acil kararıyla yolladıklarını savunduğunu belirterek tutarsızlığına dikkat çekti. Terör örgütünün bir tek Fenerbahçe’de duvara tosladığını, 3 Temmuz’da kumpasçılara boyun eğmediklerini, FETÖ’yü yendiklerini ve şimdi de kırıntılarına boyun eğmeyeceklerini söyledi. Trabzon belediye başkanı hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu ve işlem yapıldığını duyurdu. “Bir yapı vardır ve hedefi Fenerbahçe’dir” diyerek, bu saldırılara direnmek sadece başkan ve yönetimin değil, tüm Fenerbahçelilerin boynunun borcu olduğunu ifade etti.
Bahis Şirketi Tartışmasına Yanıt ve Risk Uyarısı
Fenerbahçe başkanı olmanın ağır bir sorumluluk olduğunu, kişisel hesapların ve polemiklerin yeri olmadığını vurgulayan Koç, kulübü hiçbir zaman karanlık yollara sokmadıklarını ve başını derde sokacak hiçbir adım atmadıklarını söyledi. Sadettin Saran’ın bahis şirketini devretme/kapatma sözüne değindi. Bu durumun mevzuat ve kanunlar net olmasına rağmen vicdanen haksızlık içerdiğini, çünkü bir insanın futbol ailesine girdiği zaman bu şirketin sahibi olmaması gerektiğini belirtti. Ancak Saran’ın şirketi futbol ailesine girmeden elden çıkarmasının beklendiğini, yani başkan olamazsa şirketinden de olacağını, bunun da haksız bir durum olduğunu ifade etti. Ancak kendi durumunun değil, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün durumunu düşünmek zorunda olduğunu vurguladı. Fenerbahçe’nin illegal bahislerle mücadele ederken, rakibinin bahis reklamıyla mücadele ederken, Allah korusun yarın bir gün Fenerbahçe başkanının bahis konusundan bir işlem görmesinin nasıl bir durum yaratacağını sordu. Bu sorunu çözmeden aday olunması ve seçilmesinin Fenerbahçe’yi büyük bir belirsizliğe itme riskini taşıdığını ve bunun Fenerbahçe ailesinin alması gereken bir risk olmadığını düşündüğünü belirterek konuyu kongre üyelerinin vicdanına bıraktı.
Saran’ın Adaylığına Yönelik Eleştiriler
Sadettin Saran’ın geçen sene kendi lehine çekildiğinde “iyi insan” olduğunu, hatta “dünyanın en iyi insanı” olduğunu söylediğini ancak şimdi “kötü” olduğunu iddia etmesini eleştirdi. Saran’ın aslında geçen sene aday olmak istemediğini, bu sene de “seçim yapılmasın, yapılırsa girmek zorundayım” dediğini söyledi. 3 Temmuz ile kendisini suçlamadığını, hatta yakın zamana kadar Saran’ın olimpiyatlar, röportajlar gibi konulardaki geçmişinden haberinin olmadığını dile getirdi. Fikret Seçen ile Loca’da maç seyrettiği iddiasını yalanlayarak, bu FETÖ’cülerle en ön cephede savaştığını, kendisinin bünyesinde olan kimsenin Fenerbahçe’ye o şekilde konuşamayacağını vurguladı. Saran’ın kendisini “parayla, borçla kulübü yönetiyor” gibi abes söylemlerle eleştirmesini de reddetti. Kendi döneminde para vermiş kimsenin parasını geri almadığını söyledi. “Ali Koç hep para konuşuyor, parayla strateji yapıyor” iddialarının, kulübün nereden nereye geldiğini bilmedikleri için basit bir mücadele olarak görülmesinden kaynaklandığını belirtti. “Yeni bir macera” ifadesini ise, Saran’ın Fenerbahçe’nin yanında, içinde veya projelerinde desteklediğini görmediği için kullandığını dile getirdi. Yayın ihaleleri ve kombine iptalleri konularındaki popülist söylemleri de eleştirdi. Kombine iptallerinin sadece Samandra’yı basmak isteyen veya şiddet olaylarına karışan çok az sayıda kişi için yapıldığını, yüz binlerce kombinadan sadece 8-9 tanesinin iptal edildiğini belirtti. Fenerbahçe ekonomisinin büyümesini anlamakta güçlük çekmelerini, daha önce rakamları açtıklarını ancak anlaşılmadığını söyledi. Özel konuşmalarla genel kurul konuşmaları arasında farklılıklar olduğunu gözlemlediğini ifade etti.
Şampiyonluk Hedefi ve Gelecek Vizyonu
Ali Koç, konuşmasını bitirirken, yarınki seçimin sadece bir seçim değil, Fenerbahçe için bir gelecek tercihi olduğunu vurguladı. “Bu yürek bu canda attığı müddetçe Fenerbahçe’miz için mücadele etmeye ve savaşmaya devam edeceğiz” dedi ve hedefe ulaşmak için herkesi birlikte mücadele etmeye davet etti. Ya günü kurtarmaya çalışan popülist söylemleri ya da bağımsız, güçlü, şampiyon bir Fenerbahçe’nin yolunda emin adımlarla yürümeyi tercih edeceklerini belirtti. Bir taraftar olarak Fenerbahçe başkanından tek arzusunun bu takımı şampiyon yapması olduğunu dile getirdi. Başkan olarak tüm Fenerbahçelilere seslenerek, “Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız. Bunu yaparken de yapıyı, trolleri, karanlık elleri, Fenerbahçe’ye saldırmayı bir rant kapısı haline getirenleri vura vura, kıra kıra şampiyon olacağız” dedi. Olmazlarsa mayıstan sonra hesaplaşacaklarını söyledi. Kararın kongre üyelerinde olduğunu, tüm camiayı yeni bir tarihi döneme, kulübe sahip çıkmaya davet etti. Yeri geldiğinde tribünde, sosyal medyada, sokakta, sandıkta Fenerbahçe’nin birliği, bağımsızlığı ve geleceği için bu mücadeleyi kulübün gerçek sahipleri olan kongre üyelerinin iradesine bıraktıklarını belirtti. Fenerbahçe’nin vicdanlı ve aklıselim üyelerine olan inançlarının tam olduğunu, önlerinde daha güçlü bir gelecek olduğunu ve bu geleceği hep beraber inşa edeceklerini söyledi. Kırgınlıkları değil, yarınları düşünmeleri gerektiğini, çocuklara ve torunlara bağımsız, güçlü, şampiyon bir Fenerbahçe’yi birlikte bırakmaları gerektiğini vurguladı. Birlik olduklarında Fenerbahçe’nin önünde hiçbir gücün duramayacağını yineleyerek konuşmasını “Yaşa çok yaşa Fenerbahçe” diyerek bitirdi.