VAR, Kırmızı Kartlar ve Takım Ruhu: Türk Futbolunda Haftanın Gündemi
“Futbol X” programında bu hafta, izleyici yorumları ışığında Türk futbolundaki hakem kararları, Video Yardımcı Hakem (VAR) sistemi ve takımların kritik anlardaki psikolojik direnci masaya yatırıldı. Maç sonrası çıkan tartışmalar, özellikle VAR müdahalelerinin doğru olup olmadığı ve takımların 10 kişi kaldıktan sonraki performansları üzerine odaklandı.
Okuyucu Yorumları ve Hakem Tartışmaları
Programın başında, izleyicilerden gelen yorumlar okundu. Bir izleyici, “Pozisyon golle sonuç alırsa VAR karışır, golden önce faul varsa karışır” diyerek VAR protokolünü özetlerken, başka bir yorumcu “Şrier’ın kandırmaya çalıştığı belli zaten. Yüzünü tutuyor alakasız şekilde” ifadeleriyle oyuncuların aldatmaya yönelik hareketlerine dikkat çekti. Türk hakemlerinin geleceği için çarpıcı bir öneri de geldi: en az 3 yıl boyunca yabancı hakem ve yabancı VAR hakemleri gelmeli, Türk hakemleri bu süreçte çok iyi ve üst düzeyde yetiştirilmeli. Geçmiş maçlardaki hatalar da gündeme getirildi; özellikle Caner’e atılan dirsek pozisyonunun neden es geçildiği sorgulandı. Programcılar, futbol tartışmalarına “namus, şeref” gibi kavramların dahil edilmemesi gerektiğini vurgulayarak, saygılı bir tartışma ortamının önemine dikkat çekti.
Trabzonspor – Fenerbahçe Maçı: Kırmızı Kart ve Oyun Değişimi
Tartışmanın odak noktası, yakın zamanda oynanan bir maçtaki kritik VAR kararıydı. Programcılar ve genel hakem camiası, VAR’ın karışmaması gereken bir pozisyon olduğu konusunda hemfikir olduklarını dile getirdi. Ancak VAR’ın müdahale etmesiyle maçın gidişatının tamamen değiştiği, oyun formatının bozulduğu belirtildi. Maçı sadece bir şutla tamamlayan Trabzonspor’un, kırmızı kart görmesine rağmen neden daha etkili olamadığı sorusu gündeme geldi.
10 Kişi Mücadele: Psikoloji mi Taktik mi?
Programda, 10 kişi kalma durumuna takımların nasıl tepki verdiği, özellikle Fenerbahçe’nin İsmail Kartal döneminde Galatasaray’ı 10 kişiyle yenme başarısı üzerinden tartışıldı. Fenerbahçe’nin o maçta yüksek aidiyetle oynayarak rahat bir galibiyet aldığı hatırlatıldı. Bu örnek, Trabzonspor’un da hakem hatasına rağmen oyuna konsantre olup rakibi tehdit edici ataklar yapabilmesi gerektiği fikrini destekledi. Onuachu, Muçi, Olaiyinka gibi kaliteli oyunculara sahip Trabzonspor’un bu potansiyeli neden kullanamadığı sorgulandı.
Maçın gergin atmosferinde, gol pozisyonu itirazları sonrası Trabzonspor atağının kesilmesi ve bunun futbolcuların bilinçaltında “biz bugün bu maçı kazanamayız” düşüncesini oluşturduğu belirtildi. Fatih Tekke Hoca’nın saha kenarındaki itirazları sırasında bazı Trabzonsporlu futbolcuların hakeme dönüp “git giy” şeklinde formasını göstermesi de dikkat çeken bir başka olaydı. Bu hareketin kart görmemesi de ayrı bir eleştiri konusu oldu. Futbolcunun görevinin, hakem yanlış karar verse bile oyunu bertaraf edip mücadeleye devam etmek olduğu vurgulandı.
Teknik Direktörlerin Hazırlığı: Mourinho Örneği
Teknik direktörlerin bu tür durumlara nasıl hazırlanması gerektiği konusunda Mourinho’nun örnek teşkil eden çalışmaları gündeme geldi. Mourinho’nun Chelsea ve Inter dönemlerindeki Barcelona eşleşmeleri öncesinde, antrenmanlarda 9’a 11 ya da 10’a 11 gibi eksik kadrolarla çalıştırdığı ve oyuncularına “Eğer 10 veya 9 kişi kalırsak herkes nerede duracağını biliyor mu?” diye sorduğu belirtildi. Eto’o’nun, takım kırmızı kart gördüğünde sol bek pozisyonuna geçeceğini bildiği örneğiyle, teknik adamların her senaryoya karşı planları olması gerektiği vurgulandı. Penaltı çalışması gibi “ön hazırlık”ların da takımın psikolojisini etkilemeden yapılması gerektiği tartışıldı.
Okay Yokuşlu Pozisyonu ve VAR’ın Rolü
Yorumlar bölümünde de bahsedilen Okay Yokuşlu’nun pozisyonu tekrar ele alındı. Programcılar, bu pozisyonun “çok net yüzde yüz kırmızı kart” olduğunu açıkça ifade etti. Hakemin 2 metre önünde gerçekleşen ve oyuncunun bileğinin esnediği bu hareketin, hakem tarafından anında kırmızı kartla cezalandırılması gerektiği, VAR’a ihtiyaç duyulmaması gerektiği belirtildi. Hakemlerin VAR’a fazla güvenip kendi sorumluluklarını almaktan kaçındığı eleştirisi yapıldı.
VAR’ın Doğru ve Yanlış Kullanımı
VAR sisteminin doğru kullanıldığında inanılmaz bir nimet, harika bir şey olduğu, ancak adil olmadığı durumların da çok fazla yaşandığı vurgulandı. Özellikle maçın başında “böyle görmüştür, böyle yorumlamıştır” denemeyeceği, çünkü VAR’ın objektif olması gerektiği belirtildi. Programcılar, yorumlarında taraf tutmadıklarını, gelecek Galatasaray maçlarında benzer bir durum olduğunda da aynı objektifliği göstereceklerini ifade etti.
Sonuç
Türk futbolunda hakem kararları, VAR uygulamaları ve takımların bu kararlara gösterdiği psikolojik tepkiler, her hafta olduğu gibi bu hafta da yoğun tartışmalara sahne oldu. Maç sonuçlarını doğrudan etkileyen bu faktörler, hem saha içinde hem de kamuoyunda büyük yankı uyandırmaya devam ediyor. Takımların sadece taktiksel değil, mental olarak da bu zorlayıcı anlara hazırlıklı olması gerektiği, VAR sisteminin ise adaleti sağlamak adına daha tutarlı ve doğru kullanılması gerektiği bir kez daha öne çıktı.