Türk Futbolunda Gerilim, Hakem Tartışmaları ve Büyük Takımların Son Durumu

Mixon’un yeni bölümünden herkese merhaba! Emre Zabınoğlu ile birlikte Türk futbolunun geride kalan sansasyonel haftasını mercek altına alıyoruz. Fenerbahçe-Trabzonspor maçındaki gerilim, Kulüpler Birliği’nin çelişkili açıklamaları ve tartışmalı hakem kararları başta olmak üzere, büyük takımlarımızın lig ve Avrupa performanslarını detaylıca ele alacağız. Ayrıca, basketbol milli takımımızın son turnuva serüvenini ve Türk sporunda “ekol olma” tartışmasını da değerlendireceğiz.

Türk Futbolunda Gerilim ve Kulüpler Birliği’nin İkiyüzlülüğü

Geride bıraktığımız hafta sonu, Fenerbahçe ile Trabzonspor arasındaki gerilimi yeniden tırmandırdı. İki kulübün başkanlarının başlangıçtaki yumuşama çabalarına rağmen, maç sonrası yapılan açıklamalarla takımlar yine zıt kutuplara ayrıldı ve “3 Temmuz” olayları yeniden gündeme geldi.

Kulüpler Birliği’nin “Nefret yok, futbol var” sloganıyla yaptığı açıklamanın ne kadar havada kaldığını bir kez daha gördük. Yöneticiler ve başkanlar, ortamı yatıştırmak yerine daha da geren bir tutum sergilediler. Ali Koç’un, Ertuğrul Doğan’ın başkan olduğu sürece Kulüpler Birliği’nin faaliyetlerinde yer almayacaklarını açıklaması, bu ikiyüzlülüğün somut bir göstergesi oldu. Gençlere ve sosyal medya kullanıcılarına ortamı germeme çağrısı yapanların, önce kendi söz ve eylemlerini gözden geçirmesi gerektiği vurgulandı.

Tartışmalı Hakem Kararları ve VAR Sistemi

Fenerbahçe-Trabzonspor maçındaki hakem kararları, yine büyük tartışmalara yol açtı. Özellikle Onuachu’nun pozisyonu ve gol çizgisi kararı, maçın önüne geçti. Türkiye’deki VAR uygulamasının yanlış kullanıldığı ve sistemin ayarlarına müdahale edildiği belirtildi. Ağır çekim tekrarın ve fotoğrafların, darbeleri ve pozisyonları olduğundan daha sert veya farklı gösterebileceği, VAR’ın net kanıt sunamadığı pozisyonlara karışmaması gerektiği ifade edildi.

Eleştirilerde, kulüplerin “kendine göre adalet” istemesi temel problem olarak ortaya konuldu. Bir pozisyon bir takımın lehine olduğunda doğru bulan taraftarların, aleyhine olduğunda isyan etmesi, Türk futbolundaki standart eksikliğinin altını çizdi. Hakemlerin, özellikle şampiyonluğa oynayan takımların maçlarını “aman puan kaybetmesinler” hissiyatıyla yönettiği iddia edildi.

Gol Çizgisi Teknolojisi Şart!

Maçtaki gol çizgisi tartışması, Türk futbolunda teknoloji eksikliğini bir kez daha gözler önüne serdi. Geçmişte bir golle şampiyonun belirlendiği sezonlar olduğu hatırlatılarak, kulüplerin büyük paralar harcadığı futbolcular ve maaşlar yerine, gol çizgisi teknolojisine yatırım yapmaları gerektiği vurgulandı. Bu tür teknolojilerin tartışmaları bitireceği ve adaleti sağlayacağı belirtildi.

Fenerbahçe: Tedesco Dönemi Başlangıcı ve Alanyaspor Maçı

Fenerbahçe, Trabzonspor karşısında daha önde basan ve ikili mücadeleye giren bir profil çizdi. Ancak maçın taktiksel anlamda konuşulmasının önüne geçen olaylar, Fenerbahçe’nin 10 kişi kalan rakibine karşı maçı koparamamasıyla eleştirilere neden oldu. Fatih Hoca’nın “çok rahat kazanırdık” açıklamasına katılmayan uzmanlar, mental zorlukların ve psikolojinin altını çizdi.

Yeni teknik direktör Tedesco’nun henüz çok erken olduğu ancak oyunculara “yeni bir sayfa açıyorum” mesajı verdiği ve takıma daha hücumsal bir oyun anlayışı getirmeye çalıştığı gözlemlendi. Fenerbahçe adına önemli olanın 3 puan olduğu ve bu puanın alındığı, çarşamba günü oynanacak Alanyaspor maçında da Fenerbahçe’nin favori olduğu belirtildi.

Galatasaray: Ligde Başarılı, Avrupa İçin Yeterli mi?

Galatasaray, lige iyi bir başlangıç yaparak 5 maçta 15 gol atıp sadece bir gol yemesine rağmen, oyun olarak kadrosunun karşılığını veremediği eleştirileriyle karşılaştı. Taraftarların skorlardan memnun olsa da oyunsal anlamda daha fazlasını beklediği ifade edildi. Bu durumun özellikle Avrupa maçları için endişe verici olduğu belirtildi.

Perşembe günü oynanacak Frankfurt maçının Galatasaray için kötü bir prova geçirmesiyle tempoyu artırması gerektiği vurgulandı. Şampiyonlar Ligi’nde her golün, her anın çok kıymetli olduğu, gol averajının kaderi belirleyebileceği ve Galatasaray’ın mevcut oyunuyla ilk 24’e yetmeyeceği dile getirildi. Icardi’nin az eforla gol atma yeteneği övülürken, Sane’den Avrupa maçlarında daha fazla katkı beklendiği belirtildi.

Beşiktaş: Sergen Yalçın Etkisi ve Gelecek Hedefleri

Sergen Yalçın’ın Beşiktaş’a dönüşü, takıma anında pozitif bir hava kattı. Taraftarların stada gitme sebebi olan bu dönüşün, Cengiz Ünder transferindeki sessizliği de bozduğu ve futbolda hikayelerin ne kadar önemli olduğunu gösterdiği ifade edildi. Cengiz’in oyuna girer girmez attığı gol, Sergen Yalçın’ın “bana bir ay verin, ligin yıldızı yaparım” sözünü destekler nitelikteydi.

Ancak Sergen Yalçın’ın işinin kolay olmadığı, ertelenen maçlar ve yeni transferlerin bu maçlarda oynayamaması gibi zorluklarla karşılaşacağı belirtildi. Beşiktaş için asıl hedefin şampiyonluktan ziyade, ligin sonuna kadar yarışın içinde kalmak ve taraftarlara takımı konuşmaları için bir sebep vermek olduğu dile getirildi.

Orkun’un kırmızı kart pozisyonu da VAR tartışmalarına örnek gösterildi. Orkun’un kasıtlı hareket etmediği düşünülse de, lider bir oyuncu olarak tepkisini daha doğru bir şekilde göstermesi gerektiği vurgulandı. Beşiktaş’ın saha içinde liderlik yapacak bir kaptana ihtiyacı olduğu belirtildi.

Basketbol Milli Takımı: Fırsat Kaçtı mı, Ekol mü Oluyoruz?

Basketbol milli takımımızın finalde yaşadığı mağlubiyet, büyük bir üzüntüye neden oldu. Ancak bu sonucun, sadece bir “anlık kayıp” mı yoksa “ekol olma” yolundaki bir durak mı olduğu tartışıldı. Michael Jordan ve LeBron James gibi efsanelerin de finaller kaybettiği hatırlatılarak, önemli olanın sürekli olarak üst düzey turnuvalarda yer almak olduğu vurgulandı.

Türkiye’nin kadın voleybolunda olduğu gibi, basketbolda da yarı final, çeyrek final gibi seviyelerde sürekli bulunabilmesi halinde bir “basketbol ekolü” haline gelebileceği belirtildi. Ülke sporunda altyapının önemine dikkat çekilerek, mevcut oyuncuların büyük işler başardığı ancak yeni yeteneklerin devamlılığının sağlanması gerektiği ifade edildi. Futbolun ise “seven bir ülke” olsak da “başarılı bir futbol ülkesi” olmadığımız gerçeğiyle yüzleşmemiz gerektiği dile getirildi.

Yöneticilere bir kez daha “aynaya bakın” çağrısıyla sona eren bu haftaki değerlendirme, Türk sporunun genel sorunlarına ve beklentilerine ışık tuttu.

Umarız önümüzdeki haftalar, daha az tartışma ve daha çok spor keyfiyle geçer. Videoyu beğenmeyi, kanala abone olmayı ve yorum yazmayı unutmayın. Görüşmek üzere!