Türk Futbolunda Drama ve Fenerbahçe’de Seçim Ateşi: Avrupa Hayal Kırıklıkları, Hakem Tartışmaları ve Birlik Çağrısı
Hodri Meydan ekranlarından herkese mutlu günler! Onur Huri ve Ahmet Ercanlar’la birlikte futbol dünyasının nabzını tuttuğumuz Futbol Drama programımızın bu haftaki konuğu Ahmet Ercanlar oldu. Keyifli sohbetimize başlamadan önce yayınımızı beğenmeyi ve kanalımıza abone olmayı unutmayın. İnteraktif bir program olacağımızın da altını çizelim; sorularınızı ve görüşlerinizi Süper Chat üzerinden bize iletebilirsiniz.
Gaziler Günü ve Genç Yetenek Aren Ercanlar
Bugün, 19 Eylül Gaziler Günü. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm gazilerimizin bu anlamlı gününü kutluyor, şükranlarımızı sunuyoruz. Bu özel günün yanı sıra, Ahmet Ercanlar’ın oğlu Aren’in de doğum günüydü. 13 yaşına giren Aren’in futbola olan yeteneği ve azmi takdire şayan. Özellikle 40 metreden attığı goller, gelecekte Galatasaray’ın korkulu rüyası olabileceğinin sinyallerini veriyor. Sol bek oynamasına rağmen böylesine etkili vuruşlar yapabilmesi ve sahadaki efendiliği, hocaları tarafından da övgüyle bahsediliyor. Ahmet Ercanlar, Aren’in doğduğundan beri sıkı bir Fenerbahçeli olduğunu, kulübün anaokulu ve ilkokulunda eğitim aldığını, hatta futbol okulunda da Fenerbahçe forması giydiğini gururla anlatıyor. Onun da tıpkı Arda Güler gibi başarılı bir futbolcu olmasını ve milli takıma kadar yükselmesini diliyoruz.
Galatasaray’ın Avrupa Macerası ve Türk Futbolunun Gerçek Yüzü
Dün akşam Türk futbolu için oldukça üzücü bir geceydi. Galatasaray’ın Avrupa’daki son 7 maçta galibiyet alamamış olması, ligdeki “muhteşem armada” imajının Avrupa’da nasıl bir makyaj olduğunu gözler önüne serdi. Avrupa’da dört mağlubiyet ve üç beraberlikle yedi maçtır kazanamayan bir takımın, Süper Lig’de dört yılda sadece dört mağlubiyet alması, Türk futbolundaki denge sorunlarını açıkça gösteriyor. Frankfurt karşısında topa daha çok sahip olsalar da, gerçek anlamda pozisyon üretemediler. Rakip, topu Galatasaray’a bırakıp hızlı hücumlarla etkili oldu. Bu durum, ligde Okan Buruk’un yönetiminin yetersiz kaldığına dair Galatasaraylı taraftarlar arasında da yaygın bir kanıyı doğruluyor. Hatta son 30 Şampiyonlar Ligi maçında sadece 3 galibiyetleri olması, Avrupa’daki başarısızlığın istatistiksel bir kanıtı niteliğinde. 2011 yılından sonra Şampiyonlar Ligi’ne sürekli direkt katılım sağlamaları da, o dönemin Türk futbolundaki bazı tartışmalı olayları akla getiriyor. Ahmet Ercanlar, ülke puanlarının doğru şekilde değerlendirilmesi ve hak eden takımların Avrupa’ya gitmesi gerektiğini savunuyor. Türk futbolunun bu “çirkin” tablodan kurtulması için köklü değişikliklere ihtiyaç var.
Fenerbahçe’nin Alanyaspor Maçı ve Hakem Skandalı
Alanyaspor maçında yaşanan hakem hataları, Fenerbahçe camiasında büyük bir yankı uyandırdı. Özellikle maçın son dakikasında aynı pozisyonda iki farklı penaltının verilmemesi, bardağı taşıran son damla oldu. Fenerbahçe yönetimi, federasyonla uzun süren görüşmeler gerçekleştirerek duruma tepkisini dile getirdi. Ahmet Ercanlar, Türk futbolunda büyük bir “çete” olduğunu ve Fenerbahçe’ye karşı bir operasyon çekildiğini iddia ediyor. Maçın hakemi Cihan Aydın ve VAR hakemi Onur Öztoprak’ın atamalarının önceden tahmin edilebilir olduğunu, yılların tecrübesiyle böyle olayların yaşanacağını bildiğini belirtiyor. Özellikle Cihan Aydın’ın gözünün önünde yaşanan elle oynamayı es geçmesi ve VAR’dan gelen uyarı sonrası “penaltı” kararı vermesi, hakemlerin “cinlikleri” ve “üç kağıtları” olarak yorumlanıyor. Ahmet Ercanlar, bu tür olaylarda mağlubiyetin sadece futbolculara veya teknik direktöre yüklenmemesi gerektiğini, Galatasaray gibi takımların lehine benzer pozisyonlarda penaltıların anında verildiğini vurguluyor. Fenerbahçe camiasının bu tür olaylara karşı daha bilinçli ve birleşik hareket etmesi gerektiğini, aksi takdirde hakem hatalarının devam edeceğini dile getiriyor.
Fenerbahçe İçindeki Bölünmeler ve Başkanlık Seçimi
Fenerbahçe camiası içinde uzun süredir devam eden bölünmeler, son hakem skandalları ve yaklaşan başkanlık seçimiyle daha da belirginleşti. Onur Huri, taraftar gözüyle bu durumun bir “toksik ilişkiye” dönüştüğünü, küçük nedenlerle bile büyük tartışmalar yaşandığını belirtiyor. Ahmet Ercanlar ise bu bölünmenin kökenlerinin daha eskiye, özellikle sosyal medyadaki “troll gruplarına” ve “yasa dışı bahis reklamı alan” bazı kişilere dayandığını ifade ediyor. Bu grupların Fenerbahçe taraftarını bilinçli olarak bölmeye çalıştığını, kulübün menfaatleri yerine kişisel çıkarların ön plana çıkarıldığını söylüyor. 3 Temmuz sürecinde Aziz Yıldırım’a destek veren ve kulüp için fedakarlık yapan Ahmet Ercanlar, bugün de aynı birlik ruhuna ihtiyacımız olduğunu, “önce Fenerbahçe” denilmesi gerektiğini savunuyor. Ali Koç’un dönemindeki zorlukları ve kulübün ekonomik olarak ne kadar kötü durumda devralındığını hatırlatarak, bu tür bölünmelerin kulübe zarar verdiğini ve şampiyonlukların çalınmasında etkili olduğunu belirtiyor.
Başkan Adayları: Ali Koç ve Saadettin Saran
Ali Koç’un Dönemi ve Mücadeleleri
Ahmet Ercanlar, Ali Koç’un Fenerbahçe’yi devraldığı andan itibaren yaşadığı zorlukları ve yaptığı fedakarlıkları detaylarıyla anlatıyor. Kulübün faktöring şirketleri tarafından basıldığı, maaşların ödenemediği, transfer yapmanın imkansız hale geldiği günlerden, bugün kasasında yüklü miktarda para bulunan, bağımsızlığını kazanmış ve Galatasaray’dan daha değerli bir kadroya sahip bir kulüp haline geldiğini vurguluyor. Ali Koç’un kişisel servetinden 50 milyon doları kulübe hibe etmesi, ekonomik bağımsızlığın sembolü olarak gösteriliyor. Ayrıca futbol dışındaki branşlarda (Euroleague şampiyonu basketbol takımı, iki kez Euroleague şampiyonu olan kadın basketbol takımı ve voleybol) elde edilen başarılar da, engellenmediği zaman Ali Koç’un ne kadar başarılı bir yönetici olduğunun kanıtı olarak sunuluyor.
Saadettin Saran’ın Adaylığına Eleştiriler
Saadettin Saran’ın başkanlık adaylığına ise Ahmet Ercanlar ve bazı taraftarlar cephesinden sert eleştiriler yöneltiliyor. Özellikle 3 Temmuz sürecinde kulübün karşısında yer alması, 2014’te Fenerbahçe’ye “şike yaptı” demesi ve 2015’te kulübü icraya vermesi gibi geçmiş eylemleri hatırlatılıyor. Ayrıca Saran’ın bahis şirketinin başkanlık ile olan potansiyel çıkar çatışması da gündeme getiriliyor. Yıldırım Demirören’in Misli.com’un Demirören Holding bünyesine katılımından dolayı TFF başkanlığından istifa etmesi örneği verilerek, Saran’ın da benzer bir adım atması gerektiği ancak bunu seçimden önce yapmayıp “başkan olursam çekerim” demesi eleştiriliyor. Ahmet Ercanlar, Saran’ın Ali Koç’un sevilmemesi üzerine adaylığını koyduğunu, kendi güçlü bir vizyon ve projeyle gelmediğini, “hazıra konmak” istediğini ifade ediyor. Fenerbahçe’nin böylesine kritik bir dönemde, kulübün zor günlerinde elini taşın altına koymayan birine emanet edilemeyeceği görüşü hakim.
Birlik Çağrısı ve Geleceğe Bakış
Programın sonunda her iki taraf da Fenerbahçe’nin birliğine ve beraberliğine vurgu yapıyor. Onur Huri, taraftar olarak en büyük üzüntüsünün tribünlerdeki kaotik ortam ve Fenerbahçeliler arasındaki kavgalar olduğunu belirtiyor. Kim seçilirse seçilsin, bu bölünmüşlüğün sona ermesi ve tüm camianın kulübün arkasında durması gerektiğini söylüyor. Ahmet Ercanlar da, Fenerbahçe’nin kaybedecek zamanı olmadığını, Ali Koç’un bu zorlu süreçte kulübü önemli noktalara getirdiğini ve Fenerbahçe’nin geleceği için onunla devam edilmesi gerektiğini düşünüyor. Taraftarların sosyal medya manipülasyonlarına ve dışarıdan gelen algı operasyonlarına karşı bilinçli olması, “Fenerbahçe’yi bölmeyi bırakmaları” çağrısı yapılıyor. Emlak Konut ile imzalanan Kayışdağı projesi gibi son dakika gelişmeleriyle kulübün mali bağımsızlığının güçlendiği, bu sayede şampiyonluk yolunun açılacağı umut ediliyor. Önümüzdeki başkanlık seçiminin, Fenerbahçe’nin geleceği için bir dönüm noktası olacağı ve camianın bu kararı en doğru şekilde vermesi gerektiği vurgulanarak yayın sona eriyor.