Oyuna Devam: Potadaki Umut, Sahadaki Mücadeleler ve Satrançta Yükselen Yıldızlar

Merhaba spor tutkunları! Blade ve Philips Lattego’nun sunduğu Oyuna Devam’ın yeni bölümüne hoş geldiniz. Bu hafta basketboldan futbola, satrançtan atletizme kadar sporun her alanında yaşanan çarpıcı gelişmeleri ele alıyoruz. Milli basketbol takımımızın EuroBasket’teki gümüş madalya yolculuğundan, Şampiyonlar Ligi’ndeki temsilcilerimizin Avrupa sınavlarına, NBA’deki büyük skandaldan genç satranç dehalarımıza kadar dopdolu bir içerikle karşınızdayız.

Millî Basketbol Takımımızın Gümüş Madalya Serüveni: Bir Turnuva Değerlendirmesi

EuroBasket’te elde ettiğimiz gümüş madalya, ilk başta bir burukluk yaratsa da zamanla gurura dönüştü. Pazartesi günü yaşadığımız hayal kırıklığı, zaman geçtikçe yerini keyifli anılara bıraktı. Gümüş madalya kürsüye çıkmaktır, ancak mağlup çıkmaktır. Maçı kaybediş şeklimiz düşünülünce, içimiz bir kat daha burkuldu.

Yine de, geriye dönüp baktığımızda harika bir turnuva geçirdik. Beni en çok etkileyen ve keyif veren taraf, Türk DNA’sına aykırı, çok homojen bir takım olmamızdı. Hücumda ve savunmada iniş çıkışlarımız oldukça azdı. Ne yaptığını bilerek oynayan bir takımdık. Genel basketbol stratejisinde hücum ve savunmada istediğini %50 oranında yaparsın; iyi takımlar bunu %60-65’lere çıkarmaya çalışır. Bizim takımımız ise 9 maç boyunca bunu %80-85 oranında uygulamaya çalıştı ve büyük oranda da başarılı oldu. Bu, gerçekten inanılmaz bir başarıydı.

Maçları beşer dakikalık periyotlara böldüğümüzde, Çek maçının ilk yarısı ve İsveç maçının geneli dışında, turnuva boyunca benzer üretimler sergiledik. Ancak Almanya maçının son 6,5 dakikasında attığımız 7 sayı, ortalama üretimimizin yarısıydı. Bu, en olmayacak zamanda gösterilen en kötü performanstı. Bunda hem rakibin savunması hem de takımımızın yorgunluğu etkili oldu.

Almanya Maçı ve Rakibin Stratejisi

Almanya maçında savunmada şampiyon olabilecek kalitemizdeydik, asıl sorun hücumdaydı. Almanlar, Alperen’i durdurmak yerine, onun başkalarını beslemesini engellemeye odaklandı. Alperen kendi sayılarını atsa da, Ercan gibi Yunanistan maçının süper yıldızlarının, Furkan’ın, Şehmuz’un katkısı çok azaldı. Ercan topu aldığında pas veremediği için, savunma önceliği Ercan’ı etkisiz hale getirdi. Bu bir tercih meselesiydi ve Almanlar bu riski aldı. Bizim savunmamızda da tepeden atılan şutlara daha uzak kalma gibi tercihsel boşluklar vardı, ancak her şeyi savunmak mümkün değil.

Maçı önde götürmemize rağmen Almanya karşısında Yunanistan maçındaki iştahı gösteremedik. Rakip ise yılmadı ve son 4 yılda Avrupa’nın en başarılı takımı olduğunu gösterdi. Schroder’in attığı zor sayılarla maçın sonunda daha dirilerdi ve galibiyeti hak ettiler. Almanya’nın 26 üçlükten sadece 1’ini atmaları, bizim ise düşük oranda atmamız maçın dönüm noktalarından biriydi.

Geleceğe Umutla Bakış

Bu takımın en önemli özelliği gelecek vaat etmesiydi. Alperen liderliğindeki genç kadro, Larkin’in tamamlayıcı rolüyle harika bir uyum yakaladı. Genellikle böyle bir hizalanmanın bir turnuva sonra gerçekleşmesini beklerdim, ancak takım hazırlık sürecinden itibaren yükselen bir grafik çizdi. İspanya, Litvanya ve Yunanistan gibi ülkelerin uzun yıllar ilk dörtte kalabilen takımları gibi, bu jenerasyonun da önümüzdeki 5-10 yıl boyunca her turnuvada ilk dörtte yer almasını bekleyebiliriz. Dünya sıralamasında 30. sıralara gerilemişken, tekrar iddialı bir milli takım izlemek çok keyifliydi.

Bu başarı, basketbola olan ilgiyi artırdı, yatırımları teşvik etti ve özellikle gençlerin basketbola yönelmesini sağladı. Kızımın bile voleybol maçlarından sonra basketbol maçına gitmek istemesi, bu ilginin somut bir göstergesi. Başta Ergin Hoca olmak üzere tüm oyuncularımızı, genç yıldızlarımızı tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz.

Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Kupaları: Galatasaray ve Fenerbahçe

Galatasaray’ın Frankfurt Sınavı

Galatasaray, Şampiyonlar Ligi defterini perşembe günü Eintracht Frankfurt deplasmanında açıyor. Türkiye Ligi’nde büyük başarılar elde eden Galatasaray için Avrupa’da kalıcı olmak bu sezonun ana hedeflerinden biri. Ülke puanımız için de kritik bir maç.

Frankfurt genç, hızlı, çabuk yön değiştiren ve kontrataklarla etkili olan bir takım. Kapalı savunmaya karşı şut becerileri yüksek ve duran topları iyi kullanıyorlar. Ancak Galatasaray’ın orta sahada kuracağı baskıyla (Torreira, İlkay, Lemina) onların oyununu bozma potansiyeli var. Leverkusen maçında çıkarken yaptıkları hatalar, Okan Hoca için bir strateji anahtarı olabilir. Sakatlığı bulunan Osayi’nin oynayıp oynamayacağı önemli, ancak Barış da onun işini yapabilecek kapasitede. Galatasaray için bir puan güzel, üç puan neden olmasın?

Fenerbahçe ve Tartışmalı Erteleme Maçı Kuralları

Fenerbahçe, ligdeki erteleme maçında Alanyaspor ile karşılaşacak. Bu maçta Ederson ve Asensio gibi yeni transferlerin oynayamayacak olması tartışma konusu. Bu kural, ertelenen bir maçın “eski tarihli kadroyla” oynanması gerektiği mantığına dayanıyor, ancak oyuncu transferlerinin ve sakatlık durumlarının değiştiği göz önüne alındığında, mevcut kadrodaki herkesin oynayabilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu durum, her iki takım için de dezavantaj yaratabiliyor. Gelecek hafta ise Beşiktaş, Kayserispor ile karşılaşacak.

Fenerbahçe Başkanlık Seçimi

Fenerbahçe’de başkanlık seçimi gündemi devam ediyor. Hakan Bilal Kutlu Alp’in Saadettin Saran lehine adaylıktan çekilmesiyle, seçim Ali Koç ve Saadettin Saran arasında geçecek gibi görünüyor. Seçimlerde “sandık başında karar” verenlerin çokluğu ve duygusal oyların etkisiyle sonucun kafa kafaya gelebileceği tahmin ediliyor. Taraftarın en büyük beklentisi şampiyonluk ve Ali Koç’un ilk göreve geldiğinde vaat ettiği vizyonun tam anlamıyla gerçekleşememesi, seçimin ana belirleyicisi olacak.

Şampiyonlar Ligi’nden Yükselen Yıldızlara: Spor Gündemi

Yeni Şampiyonlar Ligi formatını her ne kadar beğenmesek de, geçtiğimiz gece harika maçlara sahne oldu. Benfica’nın Karabağ karşısında 2-0 öne geçmesine rağmen 3-2 kaybetmesi, Karabağ’ın tarihindeki ilk Şampiyonlar Ligi galibiyeti olarak kayıtlara geçti. Benfica’da teknik direktör değişikliği yaşanırken, Mourinho’nun takımın başına geçmesi bekleniyor.

İtalyan Derbisinde Türk Damgası

Juventus ile Inter arasındaki 4-3 biten muhteşem maç, İtalyan futbolunun artık sadece savunmadan ibaret olmadığını gösterdi. Maçta Kenan Yıldız bir gol ve bir asistle, Hakan Çalhanoğlu ise iki golle yıldızlaştı. Genç yaşta Avrupa’nın dev takımlarında lider karakteri sergileyen Türk oyuncularımızın performansı gurur vericiydi. Real Madrid’de forma giyen Arda Güler de sezona iyi başlasa da, geçtiğimiz günlerde yaptığı bazı pas hataları ve doğru zamanda şut yerine pas denemeleriyle dikkat çekti. Eintracht Frankfurt’ta Can Uzun da bu sezon harika bir performans sergiliyor.

Manchester Derbisi ve United’ın Büyüsü

Manchester Derbisi’nde City, Haaland’ın iki golüyle rahat bir galibiyet alırken, United’ın ligdeki kötü gidişatı (14. sıra, tek galibiyet) devam ediyor. Erik ten Hag’ın durumu ve Amorim’in açıklamaları, Manchester United’ın üzerinde bir “büyü” olduğu hissini güçlendiriyor.

NBA Skandalı: Kawai Leonard ve Clippers

NBA’de sezonun başlamasına bir aydan fazla varken, Kawai Leonard ve Clippers arasında patlak veren skandal gündeme oturdu. Leonard’ın, Clippers’ın sponsoru Aspiration firmasıyla yaptığı dört yıllık 28 milyon dolarlık sponsorluk anlaşması, Aspiration’ın iflas kararı almasıyla ortaya çıktı. Ortaya çıkan belgelerde, Aspiration’ın bir “paravan şirket” olduğu ve Clippers sahibi Steve Ballmer’ın bu şirkete 50 milyon dolar yatırım yaptığı, ardından Aspiration’ın Clippers ile 300 milyon dolarlık bir sponsorluk anlaşması yaptığı görüldü. Bu durum, NBA’in rekabet dengesi için çok önemli olan Salary Cap (Maaş Sınırı) uygulamasını delme girişimi olarak yorumlandı.

Kawai Leonard’ın bu anlaşma karşılığında hiçbir şey yapmamış olması, şüpheleri artırdı. NBA, geçmişte benzer durumlarda (Minnesota Timberwolves ve Joe Smith olayı) çok ağır cezalar vermişti. Clippers’ın da draft haklarının elinden alınması, Leonard’ın sözleşmesinin feshedilmesi gibi ciddi yaptırımlarla karşı karşıya kalması bekleniyor. Bu durum, NBA’in dengeli rekabete verdiği önemin bir göstergesi.

Genç Satranç Ustalarımız ve Dünya Rekoru

Satranç dünyasında da iki genç gururumuz parlıyor: 14 yaşındaki Yağız Kaan Erdoğmuş ve 16 yaşındaki Ediz Gürel. Her ikisi de “Büyük Usta” unvanına sahip ve “Süper Büyük Usta” klasmanına (2700 Elo puanı) çok yaklaşmış durumdalar. Yağız Kaan, Gukesh ile berabere kalıp Aronyan’ı yenerek literatüre geçecek bir oyun sergiledi. Ediz Gürel ise formsuz Gukesh’i yenmeyi başardı. Satranç dünyasında “geleceğin büyük yıldızları” olarak gösterilen bu gençleri tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz. Magnus Carlsen gibi dünya şampiyonlarının övgüleri, onların potansiyelini gözler önüne seriyor.

Japonya’da devam eden Dünya Atletizm Şampiyonası da nefes kesen anlara sahne oldu. 100 metrelerde Melissa Jefferson Wooden kadınlarda 10.61 saniye, Oblique Seville erkeklerde 9.77 saniye ile inanılmaz dereceler kaydetti. Ancak şampiyonanın asıl olayı, sırıkla atlamada Armand Duplantis’in 6.30 metre atlayarak dünya rekoru kırmasıydı. Duplantis, bu “insanlık dışı” performansıyla, sporun fiziksel sınırlarını zorlamaya devam ediyor ve sırıkla atlama gibi zorlu bir disiplinde bile rakiplerine açık ara fark atıyor.

Efeler de Gururlandırdı: Dünya Voleybol Şampiyonası

Filenin Sultanları’ndan sonra Efelerimiz de voleybolda yüzümüzü güldürüyor. Dünya Voleybol Şampiyonası’nda Kanada’yı 3-0 gibi ezici bir skorla yenen Erkek Milli Takımımız, grup birincisi olarak turnuvaya devam ediyor. Bu başarı, Türk voleybolunun yükselişini bir kez daha kanıtladı. Kendilerini yürekten tebrik ediyoruz!

Sizden Gelen Sorular

Onur KBB sormuş: “Basketbolda milletçe oynanış tarzımız değişik. Hırslı ve savunma temelli oynuyoruz. Bu oynanış biçimi üzerinden ekol olmamız mümkün mü?”

Modern basketbol, maalesef biraz tekdüzeleşti ve herkes “pace and space” (hızlı tempo ve alana yayılma) stratejisini uyguluyor. Üç sayılık atışlar ve floaterlar oyunun seyrini değiştirdi, blok rakamları düştü. Eskiden Sırp, Litvanya, İtalyan ekolleri varken, şimdi takımlar birbirine çok benziyor. Savunma yapmak zorundasın, ancak hücumun doğru organize edilmesi gerekiyor. Biz fiziksel teması zorlayan bir takımız, ancak bu tek başına bir “ekol” oluşturmak için yeterli değil. Ekol olmak için altyapıdan itibaren sistematik bir öğretinin olması gerekir.

Yiğit Sider sormuş: “Tatil için neden buralara esas Eylül’de gireceksin diye düşündünüz?”

Bu aslında yaşla ilgili bir durum. Gençken kalabalık ve hareketli yerler tercih edilirken, yaş ilerledikçe sakinlik aranıyor. Eylül ayında Kuzey Ege gibi yerlerin deniz suyu biraz daha ısınıyor ve yaz kalabalığı çekildiği için daha keyifli oluyor. “Buraları esas Eylül’e geleceksin” diyorsanız, en azından kafaca yaşlanmışsınız demektir.

Metin Tulan sormuş: “Tebrik etmek, onaylamak, tatmin olmak neden bu ülkeye bu kadar uzak? Ne yaşadık da bu burnundan kıl aldırmama kompleksine tüm ülke olarak başvuruyoruz?”

Bu durumun temelinde “haklı olma mecburiyeti” yatıyor. Her konuda haklı olma, en mağdur ama aynı zamanda en güçlü olma gibi garip bir algı beynimize işlendi. Her konuda otorite olduğumuzu gösterme ihtiyacı hissediyoruz. Vincent Van Gogh’a bile resmindeki yeşilin fazla kaçtığını söyleyecek bir yapımız var. Bu, bazen iyi niyetli olsa da, olumsuz bir yönünü bulma veya kendi fikrini dayatma eğilimi yaratıyor. Ne yazık ki bu, kutuplaşmayı artırıyor ve çok iyi olan ikinci bir şeyi bile kabul etmememize neden oluyor. Halbuki, her iki taraf da harika olabilir.

Haftanın Maçları ve Spor Organizasyonları

Bu hafta sonu Premier Lig’de nefes kesen maçlar var:

• Cumartesi: Liverpool-Everton (14.30)
• Manchester United-Chelsea (Amorim’in son maçı olabilir!)
• Arsenal-City

Diğer liglerde ise Marsilya-Paris Saint-Germain (Fransa) ve PSV-Ajax (Hollanda) gibi dev derbiler bizleri bekliyor.

Haftanın Fotoğrafı: Armand Duplantis

Bu haftanın fotoğrafı, sırıkla atlamada 6.30 metre atlayarak dünya rekoru kıran Armand Duplantis’e ait. Bu fotoğraf, sporun ne kadar zorlu ve insanüstü olabileceğini gözler önüne seriyor. İnsanlık dışı bir başarı!

Bizden bu haftalık bu kadar, efendim. Kendinize iyi bakın, hoşça kalın!