Onur Özütoprak Resmen Türk Futbolunun Altına Dinamit Koyuyor! | Hakem Hataları ve Büyük Resim

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un seçim öncesi yaptığı sert açıklamalar ve hakemlere yönelik eleştirileri, Türk futbolundaki tartışmaları yeniden alevlendirdi. Bu yazımızda, özellikle VAR hakemi Onur Özütoprak’ın kararları üzerinden yükselen tepkileri, hakem standartlarındaki tutarsızlıkları ve yaşanan sorunların sadece bir takımı değil, tüm ülke futbolunu nasıl etkilediğini derinlemesine inceleyeceğiz.

Başkan’ın Açıklamaları ve “Operasyon” Tartışması

Fenerbahçe Başkanı’nın seçim öncesi yaptığı “bana karşı yapılmış bir operasyon var” açıklaması dikkat çekiciydi. Konuşmacı, bu ifadenin Ali Koç’a yönelik bir operasyondan ziyade, Fenerbahçe’ye yönelik bir operasyon fikrine saygı duyduğunu belirtiyor. Ancak, hakemlerin kasıtlı bir operasyon peşinde olduğuna dair söyleme katılmadığını ifade ediyor.

Ali Koç’a Yönelik Operasyon İddiaları

Eğer hakem Cihan Aydın, bir operasyon niyetiyle maça çıkmış olsaydı, 7. dakikada Archer Brown’un pozisyonunda direkt kırmızı kart gösterebilir ve Fenerbahçe’yi 10 kişi bırakabilirdi. Bu durum, maçın seyrini en başından değiştirecek ciddi bir karar olurdu. Dolayısıyla, hakemin kasıtlı olarak Ali Koç’u hedef aldığı yönündeki iddialara şüpheyle yaklaşıyor. Konuşmacı, Cihan Aydın ve Onur Özütoprak hakkındaki başkanın açıklamalarının altına imzasını attığını belirtiyor.

Fenerbahçe’nin Hakem Şikayetleri ve Geç Kalınmış Tepkiler

Fenerbahçe yönetiminin bugüne kadar hakemlerle ilgili birçok şikayette bulunmasına rağmen, Ferhat Gündoğdu dışında isim vererek eleştiri yapmamasını eleştiriyor. Federasyon başkanı hakkında olumlu ifadeler kullanılırken, Merkez Hakem Komitesi (MHK) başkanı Ferhat Gündoğdu hakkında ilk kez bu kadar net bir çıkış yapılması “geç kalınmış bir çıkış” olarak nitelendiriliyor. Konuşmacı, Fenerbahçe’nin bu çıkışı çok daha önce yapması gerektiğini düşünüyor.

VAR Hakemi Onur Özütoprak: Skandal Kararların Mimarı mı?

Konuşmacı, özellikle VAR hakemi Onur Özütoprak isminin üzerinde durulması gerektiğini vurguluyor ve getirdiği verilerle bu tezi destekliyor:

• Geçen sezondan bu yana Süper Lig’de VAR hakemi olarak görev aldığı maç sayısı: 41.
• Bu maçların en az 30’unda skandal hatalara imza attığı belirtiliyor.
• Geçen hafta Beşiktaş maçında da benzer hataları olduğu ve hatalarına rağmen her hafta maç almaya devam etmesi eleştiriliyor. “Arkasında kim var? Kim koruyor? Kim kolluyor?” soruları dile getiriliyor.

Özütoprak’ın Alanyaspor maçındaki penaltı kararlarıyla ilgili tutarsızlığına dikkat çekiliyor:

Maç içinde daha “yumuşak” bir pozisyonda hakemi VAR’a çağırarak el kararı verdirmesine rağmen, son dakikada ceza sahası içinde topu eliyle süpüren oyuncunun pozisyonuna müdahale etmemesi büyük bir skandal olarak değerlendiriliyor. Bu durum, Özütoprak’ın daha önceki benzer duruma rağmen, on misli daha net bir penaltıyı görmezden gelmesiyle, hakem kararlarında bir standart olmadığını ve hatta kasıt olduğunu düşündürüyor.

Türk Futbolunda Hakem Hataları ve Standart Sorunu

Türk futbolunda hakem hatalarının sadece belirli bir maça veya takıma özgü olmadığını, genel bir sorun teşkil ettiğini belirtiliyor.

• Trabzonspor-Fenerbahçe maçındaki skandal gol iptali ve verilmeyen penaltı pozisyonları örnek gösteriliyor.
• VAR monitörünün olmasına rağmen bu tür hataların kabul edilemez olduğu vurgulanıyor. “Ya ligimizi dizayn etmeye çalışıyorlar ya da ülke futbolu üzerinden insanları birbirine kırdırmaya çalışıyorlar,” ifadeleri kullanılıyor.

VAR Protokolü ve Yanlış Uygulamalar

Federasyon Başkanı’nın “orta hakem hata yapabilir ama VAR’daki hakem yapamaz” açıklamasına atıfta bulunularak, VAR hakemlerinin de artık “öyle hatalar” yapmaya başladığı belirtiliyor. Türkiye’de VAR protokolünün dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar kötü kullanıldığı ifade ediliyor. Protokolün aslında çok net olmasına rağmen Türkiye’de garip bir şekilde uygulandığına dikkat çekiliyor.

Tutarsız Kararlar ve Adil Rekabet Ortamı

Aynı hafta içinde benzer penaltı pozisyonlarına farklı kararlar verilmesi (örn: Antep’teki penaltı, buradaki verilmedi) standart sıkıntısını gözler önüne seriyor. Şalayi’nin pozisyonu örnek verilerek, korner atılırken penaltı verilirken, benzer bir durumda penaltı verilmemesi sorgulanıyor. “Bir tane verdik, ikinci penaltıyı vermek lüks olur” gibi bir düşüncenin kabul edilemez olduğu belirtiliyor. Kural değişikliğine göre artık top takım arkadaşından gelse bile el doğal pozisyonda değilse penaltı çalınması gerektiği hatırlatılıyor. Bu tutarsızlıkların futbol terimleriyle açıklanamayacağı, arkasında başka niyetler aranması gerektiği ifade ediliyor.

“Tek Takıma Değil, Ülke Futboluna Operasyon”

Konuşmacı, yaşananların sadece Fenerbahçe’ye yönelik bir operasyon olmadığını, daha büyük bir resmin parçası olduğunu savunuyor. Eğer bir operasyon tek bir takıma yapılırsa etkisi sadece o camia üzerinde kalır. Ancak, Trabzonspor-Fenerbahçe maçında olduğu gibi, iki takımın da canını yakacak kararlar verilirse, bu durum tüm Türkiye’yi etkiler ve “ülke futboluna operasyon” halini alır. Archer Brown’un kırmızı kartının verilmemesi Fenerbahçe rakiplerini, Fenerbahçe’nin penaltısının verilmemesi ise Fenerbahçe camiasını tepkiye sevk ederek etkiyi büyütme amacı güdülüyor olabilir.

Konuşmacı, Federasyon Başkanı’na seslenerek Onur Özütoprak’ın takipçisi olunması gerektiğini, aksi takdirde “Türk futbolunun altına dinamit koyduğunu” yineliyor. Bu hataların devam etmesi halinde, MHK’nin istifasından sonra Federasyon Başkanı’nın da istifasının istenebileceği uyarısı yapılıyor. Geçen sene Galatasaray-Fenerbahçe maçında Kostiç’in eline verilen penaltı hatırlatılarak, benzer pozisyonlarda farklı kararların verilmesinin kabul edilemez olduğu belirtiliyor.

Sonuç

Türk futbolunda hakem kararları etrafında dönen tartışmalar, sadece şampiyonluk yarışını değil, sporun temelini oluşturan adalet ve rekabet ruhunu da zedeliyor. Onur Özütoprak gibi isimlerin tutarsız ve skandal kararları, ligin gidişatını doğrudan etkilerken, büyük kulüplerin yaptığı yatırımların sahada karşılığını bulmasını engelliyor. Bu durum, “operasyon” iddialarının sadece bir takıma değil, genel olarak Türk futboluna yönelik olduğuna dair endişeleri artırıyor. Federasyon ve ilgili kurumların bu ciddi sorunlara acil ve kalıcı çözümler bulması, adil bir rekabet ortamının sağlanması ve futbolun güvenilirliğinin yeniden tesis edilmesi büyük önem taşıyor.