Hakem Kararları ve Türk Futbolundaki Çift Yapılaşma: “Trabzonspor’dan Aldık, Fenerbahçe’ye Verdik!”

Türk futbolunda hakem kararları ve Merkez Hakem Kurulu (MHK) üzerine dönen tartışmalar, özellikle büyük takımlar arasındaki rekabeti gölgede bırakıyor. Bu analizde, Özkan Sümer’in ünlü sözünden yola çıkarak, Trabzonspor’un geçmişte yaşadığı haksızlıklar ve günümüzdeki hakem yönetiminin nasıl bir “çift yapı” oluşturduğu ele alınıyor. Ferhat Gündoğdu liderliğindeki MHK’nın kararları, takımlara olan etkileri ve Türk futbolunun geleceğine dair endişeler detaylandırılıyor.

Türk Futbolu Masada Oynanır, Sahada Kazanılır mı?

Merhum Özkan Sümer’in “Türkiye’de futbol masada oynanır, sahada kazanılır” sözü, yıllardır Türk futbolunun bir gerçeği olarak kabul edilmiştir. Ancak bu “masada oynanan futbolun sahada kazanılma” meselesi genellikle Trabzonspor’un aleyhine işlemektedir. Trabzonspor’un elde edilemeyen şampiyonlukları, elinden alındığı iddia edilen maçlar, bu söylemin en somut kanıtlarıdır. Abdullah Ercan’ın oynadığı dönemlerden bu yana yaşanan bu durum, kulübün mağduriyetini sürekli hale getirmiştir.

Fatih Hocanın Hakem Kararları Hakkındaki Endişeleri

Fatih hocanın iki hafta önce dile getirdiği “bir koku alıyorum, hoşuma gitmiyor” şeklindeki ifadeleri, hakem kararlarının Trabzonspor aleyhine işlediği yönündeki şüpheleri artırmıştır. Sezon başından bu yana Trabzonspor’un dört maçta aldığı on puanın hakem hatalarına rağmen kazanıldığı, son maçın ise yine hakem kararları yüzünden kaybedildiği belirtiliyor. Bu durum, hakem yönetimindeki tutarsızlıkları ve olası yanlılıkları gözler önüne seriyor.

Merkez Hakem Kurulu ve Ferhat Gündoğdu Dönemi

Ferhat Gündoğdu’nun iki sezondur görevde olduğu MHK’nın hakemlik müessesesini yukarıya taşıdığına dair herhangi bir gelişme görülmemiştir. Aksine, mevcut yapının “devletin içerisindeki hain yapılanma” benzetmesiyle ifade edilmesi, durumun ciddiyetini vurguluyor. Gündoğdu’nun maç yönetecek yetkinlikteki hakemler yerine, kendine biat edecek hakemleri oluşturduğu iddia ediliyor. Bu yapıda adı geçen bazı isimler şunlardır:

• Ferhat Gündoğdu
• Ahmet Şahin
• Yunus Yıldırım
• Sebahattin Şahin
• Eroloy Ersoy
• Aytekin Durmaz
• Hakan Sivriseldi

Hakem Atamalarındaki Şaibeler ve Fenerbahçe Kongresi İddiası

Son maçtaki hakem atamaları da tartışmalara yol açmıştır. Derbi tecrübesi olmayan bir hakemin maça atanması, VAR hakeminin deneyimsizliği ve en tecrübeli hakemin AVAR’a atanması dikkat çekicidir. Maçın gözlemcisinin ise Yunus Yıldırım olması, sistemdeki şüpheleri artırıyor.

Hafta içi Sayın Ali Koç’un VAR’dan sorumlu Yaşar Kemal Uğurlu ve Ferhat Gündoğdu’ya tepki göstermesi, ardından bir hafta sonra Fenerbahçe Kongresi’nin olması, olayların bambaşka bir boyutunu ortaya koyuyor. İddialara göre, bu düzenek “Ali Koç’a bir zeytin dalı uzatmak” ve “Trabzonspor’dan maçı alıp Fenerbahçe’ye vermek” amacıyla kurulmuştur. Bu durum, Türk futbolunda adalet kavramının nasıl erozyona uğradığını gösteren vahim bir tablodur.

Trabzonspor’un İstanbul Deplasmanlarındaki Zorlu Mücadelesi

Trabzonspor’un İstanbul deplasmanlarında maç kazanabilmesi için sadece 11 oyuncuyla değil, 15 kişiyle sahaya çıkması gerektiği, hatta sayılabilmesi için 4-5 gol atması gerektiği dile getiriliyor. Zorbay Küçük’ün yönettiği Kadıköy’deki bir Fenerbahçe maçında Trabzonspor’un attığı beş golün sadece üçünün sayılması ve Fenerbahçe’nin iki golünün ise tartışmalı şekilde geçerli sayılması, bu eşitsizliğin en bariz örneklerindendir. Trabzonspor, sahada sadece rakibiyle değil, aynı zamanda hakemle de mücadele etmek zorunda kalmaktadır.

Fırat Aydınus’un Yorumu ve MHK’nın Bağımsızlığı

Fırat Aydınus’un, Trabzonsporlu oyuncu Oneçu’nun rakip takım oyuncusunu alkışlaması nedeniyle ikinci sarı karttan kırmızı kart görmesi gerektiğini söylemesi, bir başka tartışma konusudur. Sosyal medyadan verilen yanıtta, Oneçu’nun sahada alkışlayacak bir hakem olmadığı, rakibi alkışladığı belirtilerek Aydınus’un yorumunun yanlışlığına dikkat çekilmiştir.

Merkez Hakem Kurulu’nun, Türkiye Futbol Federasyonu’ndan tamamen ayrı, bağımsız ve kimsenin dokunamadığı bir yapı gibi hareket ettiği iddia ediliyor. Ferhat Gündoğdu ve az önce bahsedilen isimlerin, Türk futboluna bir operasyon çektiği, Galatasaray ve Fenerbahçe’den oluşan bir “ikili yapı” kurmaya çalıştığı ifade ediliyor. Bu durum, Fatih hocanın maç sonrası açıklamalarında dile getirdiği endişeleri doğrular niteliktedir.

Türk Futbolunda Adalet ve Marka Değeri

Türk futbolunda “adalet yoksa”, yeni top tasarımları veya marka değeri yaratma çabaları anlamsız kalır. Öncelikle Ferhat Gündoğdu ve MHK’nın mevcut yapısının ortadan kaldırılması gerektiği vurgulanmaktadır. Yunus Yıldırım gibi yabancı dil bilmeyen ve FIFA tarafından gözlemcilik görevi verilmeyen bir ismin Süper Lig’de görev yapması, sistemdeki çarpıklığı gözler önüne sermektedir.

Kritik Uyarılar ve Gelecek Endişeleri

Sayın Ertuğrul Doğan’ın maç sonrası açıklamalarının, sürekli ceza alma endişesiyle daha yumuşak bir dille yapıldığı belirtiliyor. Ancak ligde yaşanan olaylar (Halil Umut Meler’e yapılan saldırı, takımların sahadan çekilmesi) durumun vahametini gözler önüne seriyor. Bu durumun önüne geçilmezse, “pusu” ortadan kaldırılmazsa, Türk futbolunda daha büyük sorunlar yaşanabilir. Hatta “ülkeyi terörle bölemezsin ama futbolla bölebilirsin” gibi sert bir uyarıda bulunularak, Ferhat Gündoğdu’nun MHK başkanı olarak kalmaya devam etmesinin ülkenin bölünmesine yol açacağı tehlikesi dile getiriliyor.

Sonuç

Türk futbolunda son dönemde yaşanan hakem tartışmaları, Merkez Hakem Kurulu’nun mevcut yapısı ve Ferhat Gündoğdu’nun liderliğindeki yönetim, adalet ve eşitlik ilkelerini zedelemektedir. Trabzonspor gibi kulüplerin sürekli olarak mağduriyet yaşadığı, bir “ikili yapı” oluşturularak ligin dengelerinin bozulduğu iddiaları, Türk futbolunun geleceği için ciddi endişeler taşımaktadır. Hakemlik müessesesindeki bu şaibeli yapılanmanın bir an önce düzeltilmesi, şeffaflık ve adalet ilkelerinin yeniden tesis edilmesi, Türk futbolunun marka değerini ve toplumsal barışını korumak adına hayati öneme sahiptir. Aksi takdirde, sahadaki mücadeleler yerine masadaki kararların konuşulduğu bir ortamda futbolun gerçek anlamını yitirmesi kaçınılmaz olacaktır.