Son haftaların en çok konuşulan takımlarından Galatasaray, sahada gösterdiği performansla tartışılmaya devam ediyor. Özellikle orta saha kurgusu ve bazı oyuncuların sergilediği tutum, futbol kamuoyunda farklı yorumlara neden oluyor. Bu blog yazımızda, Galatasaray’ın son maçındaki performansını, Barış Alper Yılmaz’ın etkisini, teknik direktör Okan Buruk’un kararlarını ve takımın geleceğiyle ilgili önemli değerlendirmeleri ele alacağız.
Galatasaray Orta Sahasının Dengesi: Lemina, Torreira ve Sara
Son dört haftayı incelediğimizde, Galatasaray’ın defansının önünde Lemina ve Torreira ikilisinin görev yaptığı görülüyor. Sara ise 10 numara pozisyonunda oynuyor. Ancak bir oyuncuyu önce 10 numara oynatıp sonra tekrar 8 numaraya çekmek, oyuncunun alışkanlıklarını bozarak oyun kurma becerisini olumsuz etkileyebilir. Eğer oyunun lideri İlkay olacaksa, onu bu rolde kullanmak ve Sara’yı bekletmek daha mantıklı olabilir. Özellikle Avrupa arenasında iki adet pasif oyuncuyu aynı anda sahada tutmak zorluğa yol açacaktır.
Avrupa Hedefleri İçin Yetersiz İlk Yarı Performansı
Galatasaray’ın ilk yarıdaki oyunuyla Avrupa’da başarılı olması mümkün değil. Eyüpspor karşısında rakip defansın adeta “güneşlendiği,” hiçbir baskı görmediği bir ilk yarı izledik. Kaleye giden tek şut Sara’dan geldi, o da kalecide kaldı. Bu pasif oyun anlayışı, özellikle Şampiyonlar Ligi gibi zorlu bir kulvarda Galatasaray’ın işini çok zorlaştıracaktır.
Maçın Kaderini Değiştiren İsim: Barış Alper Yılmaz
İkinci yarıda oyuna giren Barış Alper Yılmaz, adeta bir “boğa” gibi sahaya girdi ve Eyüpspor defansının tüm dengesini bozdu. Ortaya koyduğu mücadele ve enerjisiyle hem Galatasaray’ı sırtladı hem de rakibin düzenini alt üst etti. Barış’ın gelişiyle Eyüpspor defansı, ilk yarıdaki rahatlığından eser kalmayacak şekilde zorlandı. Galatasaray’ın ilk yarıda basmayan (Sane, İlkay, Sara, Yunus gibi) oyuncularının aksine, Barış’ın tek başına ortalığı dağıtması, onun ne kadar değerli olduğunu gösterdi. Direkten dönen şutları, kalecinin zorlukla çıkardığı topları ve Yunus’a yaptığı asistle Barış, galibiyetin mimarı oldu. Kazanılan maçlarda Barış’ın tek başına sahne alması, bazı oyuncuların hak ettikleri değeri fazlasıyla alması gerektiğini ortaya koyuyor.
Okan Buruk’un Taktiksel Yaklaşımı ve Eleştiriler
Okan Buruk, üst üste üç şampiyonluk kazanmış ve dördüncü senesine de iddialı giren başarılı bir teknik direktör. Ancak sahanın gerçekleri bazen isimlerin önüne geçiyor.
Kazanmak Her Şey Değil: Kartvizitler Sahada Oynamaz
Okan Hoca’ya yönelik eleştirilerde, “kartvizitlerin sahada oynamadığı” vurgusu yapılıyor. Leani (muhtemelen Sané) gibi dünya yıldızı, Bayern Münih’te şampiyonluk yaşamış bir oyuncu bile Galatasaray’a geldiği günden beri kalitesini tam anlamıyla gösteremedi. Sahada çok uzun kalmasına rağmen sadece bir doğru hareket yaptı, o da Yunus’un ona pas atmamasıyla sonuçsuz kaldı. Mücadele eden ve oyunu sahiplenen oyuncuların önemi, bu durumla bir kez daha kanıtlandı.
Leani (Sané) Performansı ve İlk Yarı Pasifliği
Maçın gidişatına bakıldığında, Okan Hoca’nın tribünden maçı izlemesi durumunda ilk değişikliği Sané yerine Sara’yı çıkararak yapması gerektiği düşünülüyor. Çünkü oyuna girenler “aç” olan ve mücadele eden oyunculardı. Türk futbolunda bu tür mücadeleci oyunculardan vazgeçmek bir yere varılamayacağını gösteriyor.
Eyüpspor’un Savunma Anlayışı ve Antrenör Değişimi İhtimali
Eyüpspor’un teknik direktörü Selçuk Şahin’in Montella’nın yardımcılığını yapmış olmasına rağmen, takımının sergilediği savunma ağırlıklı futbol eleştirilere neden oldu. Beşiktaş maçında daha iyi bir performans sergileyen Eyüpspor, Galatasaray karşısında 11 kişiyle tamamen savunmaya çekildi, adeta “otobüsleri defansın önüne çekti.” Kontratak için sadece iki hızlı oyuncu bulunduran bu anlayış, maçın 0-0 bitme umudu taşıyordu. Ancak yedek kulübesinde oyunu değiştirecek çabuk ve genç oyuncuların olmaması, bu stratejiyi başarısız kıldı. Geçen sezona göre kadrosunun neredeyse tamamı değişen Eyüpspor’un bu kadar geriye gitmesi şaşırtıcı bulunuyor. Takımın toparlanması ve yeni bir oyun anlayışı geliştirmesi zaman alacak gibi görünüyor. Eğer bu savunmacı anlayış devam ederse, Selçuk Şahin’in de teknik direktör değişikliklerinden biri olması an meselesi olabilir.
Mauro Icardi: Golcü Kimliği ve Aidiyet Duygusu
Galatasaray, “büyüklüğü” ve “kazanan” oyuncularıyla 5’te 5 yaparak yoluna devam etti. Icardi, maç sonrası yaptığı açıklamada ara sonrası ritmin kaybolduğunu ve galibiyetlere devam etmek istediklerini belirtti. Yürüyerek gol atsa da, topa az buluşsa da Icardi’nin görevi gol atmaktır ve bunu başardı. Hala eski formunda olmasa da, bir golcünün sahada olması takım için önemli. Özellikle Barış’ın oyuna erken girmesi durumunda Icardi’nin daha fazla gol pozisyonu bulabileceği düşünülüyor.
Metin Oktay Selamı ve Anlamı
Metin Oktay’ın vefatının yıldönümünde, Icardi’nin, Barış Alper’in ve Yunus’un tribüne Metin Oktay selamı vermesi büyük takdir topladı. Icardi’nin bu hareketinin arkasındaki aidiyet duygusu, yaptığı açıklamayla da perçinlendi: “Metin Oktay’ın vefatının yıldönümüydü. Tarihin hala yaşamaya devam ettiğini göstermek gerekiyordu. O yüzden severek yaptık. Galatasaray çok büyük. Büyük olmaya devam ediyor ve daha da büyük olacak. Her zaman bunu göstermek gerekiyor. Gollerimle buna katkı sağlamaya çalışıyorum. Türk olmasam da bu takımın bir parçası olmak, aidiyet çok özel benim için. Bunları da her fırsatta göstermek istiyorum.” Bu açıklamalar, Icardi’nin sadece bir golcüden öte, Galatasaray’a bağlılığını gösteren bir figür olduğunu kanıtlıyor. Bu hareketin takımın veya yönetimin isteğiyle değil, tamamen kendi inisiyatifiyle yapılması, aidiyet duygusunun ne kadar güçlü olduğunu ortaya koydu.
Şampiyonlar Ligi Beklentileri ve Barış Alper’in Kritik Rolü
Icardi, Şampiyonlar Ligi için de iddialı konuşarak, Avrupa’nın en iyi takımlarına karşı oynayacaklarını, Galatasaray’ın çok büyük bir takım olduğunu ve iyi bir transfer dönemi geçirdiğini, takımın tamamlandığını düşündüğünü belirtti. Osimhen’in de Şampiyonlar Ligi’nde sahada olması bekleniyor. Ancak Barış Alper Yılmaz gibi rakiplerin dengesini bozabilecek, mücadele gücü yüksek bir oyuncuya sahip olmak çok önemli. Daha önce Şampiyonlar Ligi’nde Barış Alper’in mutlaka oynatılması gerektiğini yazan bir yazar olarak, Barış’ın ligde birdenbire oynamamaya başlaması dikkat çekiciydi.
Yönetim ve Teknik Heyetten Barış Alper’e Destek
Galatasaray yönetimini ve Okan Buruk’u bu konuda kutlamak gerekiyor. Medyada yaratılan olumsuz haberlere rağmen, oyuncuyu asla olumsuzun içine sokmadılar. Okan Hoca, her açıklamasında sakinliğini koruyarak “Barış bizim için değerli” mesajını verdi ve yangına körükle gitmedi. Başkan da bu konuya fazla girmedi. “Kır kol kırılır yen içinde kalır” felsefesiyle, Okan Buruk, başkan ve Barış Alper dörtgeninde sorunlar içerde çözüldü. Rakip takımların Barış’ın sahada olmasını istemeyeceği, çünkü onun oyuna girmesinin takıma getirdiği enerji ve mücadele gücü ortada. Barış’ın menajerinin yaptığı tartışmalı açıklamalara rağmen, oyuncunun geri dönüşü tüm krizleri ve kaosları geride bırakarak gerçekleşti.
Sonuç
Galatasaray, Eyüpspor karşısında aldığı 2-0’lık galibiyetle önemli bir virajı döndü. Maçın ilk yarısındaki vasat oyun, takımın Avrupa hedefleri için endişe verici sinyaller verirken, Barış Alper Yılmaz’ın oyuna girişiyle her şey değişti. Barış’ın bitmek bilmeyen enerjisi, mücadelesi ve sahadaki liderliği, Galatasaray’ın bu tip kilit anlarda ihtiyaç duyduğu gücü sağladı. Okan Buruk’un Barış Alper’i koruma ve takıma kazandırma çabaları takdire şayan. Mauro Icardi’nin golcü kimliği ve Metin Oktay selamıyla gösterdiği aidiyet duygusu, taraftarın gönlünde taht kurdu. Gelecek Şampiyonlar Ligi maçları öncesi, Galatasaray’ın hem taktiksel olarak eksiklerini gidermesi hem de Barış Alper gibi mücadeleci ruhu yüksek oyuncuları daha etkin kullanması gerekmektedir. Kazananın haklı olduğu bu dünyada, Galatasaray’ın galibiyetlerinin ardındaki eleştirilecek noktaları da göz ardı etmemek, daha iyi bir gelecek için elzemdir.