Abdullah Kiğılı: Bir İş İnsanının Giyim ve Spor Dünyasındaki Yarım Asırlık Başarı Hikayesi

Kuzey Adalar Kartal’ın sunduğu İş’te Spor programının bu bölümünde, erkek giyim sektörünün duayen isimlerinden, Kiğılı Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Abdullah Kiğılı konuk oldu. Kendisiyle sadece iş dünyasındaki 60 yıla yaklaşan başarı yolculuğunu değil, aynı zamanda Fenerbahçe Spor Kulübü’nden Türkiye Futbol Federasyonu’na kadar uzanan spor camiasındaki derin izlerini de konuştuk. Bu röportaj, bir vizyonerin tecrübelerini, prensiplerini ve toplumsal katkılarını tüm açıklığıyla gözler önüne seriyor.

Kiğılı Markasının Doğuşu ve Yükselişi: Bir Kumaş Mağazasından Hazır Giyim Devi Olmaya

İlk Adımlar ve Zorlu Bir Marka Adı

Abdullah Kiğılı, iş hayatına 1959 yılında, babasının kumaş mağazasında başladı. 1965 yılında ise kendi markası Kiğılı ile üretime atıldı. Soyadı olan “Kiğılı”nın telaffuzundaki zorluklar, markalaşma sürecinin ilk zorluklarından biriydi. Ancak bu zorluğa rağmen, azimle çalışarak markasını bugünlere taşıdı.

Babası ve Ticaret Anlayışı

Babası, muhafazakar, küçük ölçekli ve borçtan uzak duran bir tüccardı. Sabah erken saatlerde mağazayı açar, akşam geç saatlerde kapatırdı. Abdullah Kiğılı, babasının bu geleneksel ticaret anlayışının işi büyütmek için yeterli olmadığını fark etti. Mağazanın anahtarını devralarak ürün yelpazesini, kalitesini ve müşteri kitlesini değiştirdi. Kaliteli kumaşlar sunarak daha geniş bir müşteri portföyüne ulaştı ve bu, onun önünü açan ilk adım oldu.

Hazır Giyim Sektörüne Geçiş ve Ürün Çeşitliliği

O dönemde Türkiye’de hazır giyim sektörü neredeyse yoktu; her yerde kumaşçılar ve terziler hakimdi. Bir takım elbise diktirmek 30 gün sürüyordu. Kiğılı, bu durumu fark ederek ilk olarak kumaşların yanına gömlek eklemeye karar verdi. Beyaz, mavi ve krem gibi temel renklerde gömleklerin üretimiyle başlayan bu yolculuk, zamanla pantolon, ceket, pardösü ve trençkotlarla genişledi. Kısa sürede Kiğılı, her türlü erkek giyim ürününü üretebilen bir marka haline geldi.

Beymen Ortaklığı ve Öğrenme Süreci

Abdullah Kiğılı’nın kariyerindeki dönüm noktalarından biri, Altınyıldız’ın sahibi Osman Boyner ile tanışması oldu. Osman Boyner, Beymen’i kurduğunda Kiğılı’ya bayilik teklif etti. İlk Beymen takım elbisesini Beyoğlu İstiklal Caddesi’ndeki Kiğılı mağazasında satan Abdullah Kiğılı, bir yıl sonra Osman Boyner’in davetiyle Beymen’e ortak oldu. Bu 10 yıllık ortaklık süresince, sektörün inceliklerini öğrenerek büyük tecrübe kazandı. Merhum Osman Boyner’i bir ustası ve babası gibi gördüğünü belirten Kiğılı, bugünkü başarısında onun büyük payı olduğunu vurguladı.

Kiğılı’nın Büyümesi, Genişlemesi ve İş Felsefesi

Kendi Fabrikası ve Mağazalaşma

Beymen’den ayrıldıktan sonra kendi fabrikasını kuran Abdullah Kiğılı, takım elbiselerden ceketlere kadar her şeyi kendi üretmeye başladı. İmalatın ardından hızla mağazalaşmaya yöneldi. İstanbul’daki başarılarının ardından Bursa, İzmir, Antalya gibi büyük şehirlerde ve Anadolu’nun dört bir yanında şubeler açarak markasını ülke geneline yaydı. Bugün 180’e yakın mağaza zinciri ve 2100 çalışanıyla dev bir işletmeye dönüştü.

Uluslararası Açılım

Türkiye sınırlarına sığmayacak kadar büyüyen Kiğılı, uluslararası pazarlara da açıldı. Almanya, İtalya, Romanya ve Sırbistan gibi ülkelerde yaklaşık 50 mağaza açarak küresel bir marka olma yolunda önemli adımlar attı. Yurt içinde bayilik sistemiyle çalışmazken, yurt dışında bu modeli benimseyerek büyümesini sürdürdü.

Abdullah Kiğılı’nın Başarı Prensipleri ve Tavsiyeleri

• İşini Sevmek: Hayattaki en büyük başarısının sırrı, yaptığı işi tutkuyla sevmesi. “Yaptığın işi sevmezsen sabahları işe giderken heyecan duyamazsın” sözleriyle işine olan bağlılığını ifade ediyor.
• Bildik İşleri Yapmak: Bilmediği işlere girmemenin önemini vurguluyor. Başka sektörlere yatırım yapan arkadaşlarının başarısız olduğunu gözlemleyerek, kazancını her zaman ana işine yatırdı.
• Finansal Disiplin ve Zaman Yönetimi: Babasının “Kolundaki saate iyi bak, elindeki kalemi iyi tut” nasihatini asla unutmadığını belirtiyor. Bu sözleri, zamanı iyi değerlendirmek, randevulara sadık kalmak ve hesap-kitabı doğru yapmak olarak yorumluyor.
• Bilgiyi Paylaşmak: Ülkede kıskançlık olmaması gerektiğini, herkesin bildiklerini birbirine öğretmesi gerektiğini savunuyor. Bu sayede Türkiye’nin büyüyeceğine inanıyor.
• Kendi Ekibini Yetiştirmek: Mağazalarında dışarıdan eleman almayıp, kendi içinden yetişen ve Kiğılı Akademi’den mezun olan ekibini görevlendiriyor.

Üretim Stratejisinde Değişim: Fason Üretim Modeli

2014 sonu ve 2015 başında Türkiye’deki artan maliyetler nedeniyle üretim stratejisinde radikal bir değişiklik yaptı. Kendi fabrikasında üretimin, dışarıdan fason üretimden daha pahalı hale geldiğini fark eden Kiğılı, 34-35 yıl süren imalat sürecinin ardından fabrikasını kapatma kararı aldı. Artık kendi koleksiyonlarını Türkiye genelindeki 20’den fazla ildeki üreticilerle iş birliği yaparak diktiriyor. Bu modelle hem maliyetleri düşürüyor hem de üreticilere düzenli iş sağlıyor. Tüm ürünlerinde “Made in Turkey” etiketini gururla taşıyor ve kaliteden ödün vermiyor.

Hazır Giyim Sektörünün Güncel Sorunları

Abdullah Kiğılı, sektördeki güncel sıkıntıları da dile getirdi. Mevcut dolar kuru ve yüksek maliyetler nedeniyle yurt dışına yapılan ihracatın zarar ettiğini, yurt içinde kazanılan paranın yurt dışında kaybedildiğini belirtti. Bu durumun sektörde ciddi bir gevşemeye yol açtığını, birçok firmanın kapandığını veya konkordato ilan ettiğini ifade etti. Yaklaşık 1.3 milyon kişiye istihdam sağlayan ve aylık 1.5-2 milyar dolar ihracat yapan hazır giyim sektörünün çalışan sayısının 1 milyonun altına düştüğünü ve geleceğin belirsiz olduğunu vurguladı. Bu sorunların devlet tarafından çözülmesi gerektiğinin altını çizdi.

Toplumsal Sorumluluk Projeleri

Kiğılı, iş dünyasındaki liderliğinin yanı sıra toplumsal projelere verdiği destekle de tanınıyor. 21 Haziran Dünya ALS Günü kapsamında, mağazalarından yapılan her alışverişin bir kısmını ALS derneğine bağışlıyor. Bu bağışlarla ALS hastalarına pozisyon yatakları, göz bilgisayarları ve taşıma liftleri gibi hayati ekipmanlar sağlıyor. 2015 yılında bir yakın arkadaşının ALS hastası oğluyla başlayan bu destek, onu manken yaparak geniş kitlelere ulaştırdı. Darüşşafaka gibi diğer yardım derneklerine de düzenli olarak destek vermeyi kendine ilke edindiğini ve bu yardımlarla gurur duyduğunu dile getirdi.

Abdullah Kiğılı ve Türk Sporu: Sarı-Lacivert Bir Sevda

Fenerbahçe ile Tanışma ve Fanatizmden Uzak Durma

Abdullah Kiğılı, koyu bir Fenerbahçe taraftarı olmasına rağmen spor hayatında hiçbir zaman fanatizme kaçmadığını, tüm kulüplere saygı duyduğunu belirtti. Fenerbahçe ile tanışması, 1977 yılında mağazasına gelen dönemin Fenerbahçe Başkanı Faruk Ulgaz sayesinde oldu. Ulgaz’ın davetiyle üç günde Fenerbahçe Kulübü’ne üye olan Kiğılı, bugün 48 yıllık bir Fenerbahçe Divan Kurulu üyesi. İstanbul Erkek Lisesi’nde okurken gördüğü ilk renkler olan sarı-siyah nedeniyle genç yaşta İstanbulspor’a ilgi duymuş ve İstanbulspor’un 3. Lig’den 1. Lig’e yükselmesine katkıda bulunmuştur.

Feneryum Başarısı ve Kulüp Mağazacılığına Katkı

2009 yılında Aziz Yıldırım döneminde Feneryum’un başına getirilen Abdullah Kiğılı, kulüp mağazacılığında devrim yarattı. Bayilik sistemini kaldırarak kendi mağazalarını açmaya başladı ve kısa sürede 65 Feneryum mağazası açtı. Sadece forma değil, gömlek, pantolon, blucin, blazer ceket, çorap ve kemer gibi geniş bir ürün yelpazesi sunarak Feneryum’un cirosunu ve karlılığını artırdı. Bu başarısıyla diğer kulüplere de (Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor) örnek oldu ve onlara kulüp mağazacılığını öğretti. Türk futbolunun kalkınması için kulüplerin de kazanması gerektiğine inanan Kiğılı, günümüzde kulüp mağazacılığının hala tam anlamıyla oturmadığını ve bunun yönetimsel hatalardan kaynaklandığını düşünüyor.

Fenerbahçe Başkan Vekilliği ve TFF Deneyimi

Aziz Yıldırım’ın hapis sürecinde 6 ay boyunca Fenerbahçe Başkan Vekilliği yaparak kulübün başında görev alan Kiğılı, bu dönemin hayatının en zorlu zamanlarından biri olduğunu ifade etti. Sabah 9’dan akşam 7’ye kadar kulübün sorunlarıyla ilgilenmek zorunda kaldığını, işlerine bakmaya bile vakit bulamadığını anlattı. Ayrıca Türkiye Futbol Federasyonu’nda 8 yıl başkan yardımcılığı ve kısa bir dönem başkanlık yaparak Türk futboluna geniş çapta hizmetlerde bulundu.

Kiğılı’nın Spor Sponsorlukları ve Yenilikçi Yaklaşımı

Kiğılı markası, Fenerbahçe’nin tüm sporcularını giydirerek kulübün resmi giyim sponsoru oldu. Futbolcular için özel olarak tasarlanan, katlanıp fermuarlı bir pakette taşınabilen ve kırışmayan takım elbiselerle büyük beğeni topladı. Feneryum mağazalarında özel bir Kiğılı reyonu da bulunuyor. Ayrıca, voleybolun bugünkü popülaritesinin çok öncesinde, Türkiye Voleybol Milli Takımları’nın ana sponsoru olarak da spora destek verdi. Kocaelispor, Alanyaspor, Başakşehir, Samsunspor gibi Süper Lig ve 1. Lig kulüplerinin de giyim sponsorluğunu üstlenerek Türk sporuna katkılarını sürdürüyor.

Yeni Sezonda Fenerbahçe ve Gelecek Beklentisi

Abdullah Kiğılı, yeni sezonda Fenerbahçe’den şampiyonluk beklediğini ve yapılan birbirinden nadide transferlerle bu sezonun “keyif senesi” olacağını düşündüğünü belirtti. Tüm spor severlere de takımlarını sağlıklı bir şekilde, kavga etmeden, saygıyla desteklemeleri ve Türk futbolunun gelişimi için hep birlikte çaba göstermeleri çağrısında bulundu.

Sonuç

Abdullah Kiğılı, 60 yıla yakın tecrübesiyle erkek giyim sektöründe bir imparatorluk kurmuş, aynı zamanda Türk sporuna da önemli katkılar sağlamış bir iş insanı ve vizyoner. İşini sevmek, bildiği işi yapmak, finansal disiplin, bilgiyi paylaşmak ve toplumsal sorumluluk prensipleriyle hareket eden Kiğılı, hem markasını uluslararası alana taşımış hem de ülkesine değer katmıştır. Babasından aldığı nasihatlerle şekillenen bu uzun yolculuk, genç girişimcilere ilham kaynağı olmaya devam edecektir.