Fenerbahçe’de Gelecek Vizyonu: Şampiyonluk, Finansal İstikrar ve Camia Bütünlüğü

Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Koç, kulübün mevcut durumu, gelecek planları ve seçim sürecine dair önemli açıklamalarda bulundu. Bu blog yazısı, başkanın camiayı hedef alan sözlerinden, transfer stratejilerine, finansal başarılardan altyapı projelerine kadar birçok konuyu ele alarak Fenerbahçe’nin geleceğine ışık tutuyor.

Seçim Süreci ve Rakip Görüşleri

Başkan Koç, seçim sürecinin başında sıkça dile getirilen “yeni bir macera mı yoksa tecrübe ile şampiyonluğa ilerlemek mi?” sorusuna açıklık getirdi. Diğer başkan adayı Saadettin Saran’ın “7 yıldır şampiyon olamayanlardan şampiyonluk beklemek macera” sözüne yönelik, medeni bir yarış yürüttüklerini ancak bazı gerçeklerin gündeme gelmesi gerektiğini belirtti. Bakanlıklarla yapılan görüşmelerin, bazı çevreler tarafından adaylıkları engelleme çabası olarak yansıtılmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Koç, bu görüşmelerin seçimlerin en demokratik ve şeffaf şekilde yapılabilmesi adına, Saadettin Bey ile istişare ederek gerçekleştirildiğini vurguladı.

Maceradan Öteye: Kapsamlı Projeler ve Finansal Mücadele

Koç, “macera” tanımını genişleterek, sadece şampiyonluk ve e-tribünün kaldırılması gibi söylemlerin ötesinde bir vizyon gerektiğini ifade etti. Dünyanın en büyük spor kulüplerinden biri olan Fenerbahçe’nin olimpik ve salon branşlarının akıbeti, bu branşların ciddi finansal açıklarının nasıl karşılanacağı gibi konuların önemine dikkat çekti. Kulübün bu açıkları şu an için iş adamları ve yönetim kurulu sayesinde kapattığını ancak bunun sürdürülebilir olmadığını belirtti. Fenerbahçe’nin finansal kriterler ve harcama limitleri yüzünden yaşadığı zorlukları hatırlatarak, bu mücadelenin hafife alınmaması gerektiğini söyledi.

Teknik Direktör Değişimi: Mourinho’dan Tedesco’ya

Sezon başında teknik direktör değişikliği konusuna değinen Ali Koç, Mourinho ile yolların ayrılmasının kendisi için insani açıdan çok zor olduğunu ancak sportif gerçekliklerin bu kararı gerekli kıldığını ifade etti. Mourinho’nun ailesinin bir parçası haline geldiğini ve bu kararın Mourinho gibi büyük bir isimle yolları ayırmak, finansal yükümlülükler veya medya baskısı yüzünden değil, tamamen manevi bir zorluktan kaynaklandığını anlattı. Sportif açıdan ise, geçen sezon oynanan futbolun Fenerbahçe DNA’sındaki ofansif, baskın ve üçüncü bölge presi tarzında olmadığını, ilk beş resmi maçtaki tablonun da geçen sezonla paralellik arz ettiğini belirtti. Özellikle Benfica karşısındaki elenme şeklinin kendisini son derece rahatsız ettiğini vurgulayarak, tünelin sonunda şampiyonluk açısından yeterli ışık göremedikleri için bu zor kararı almak zorunda kaldıklarını söyledi. Mourinho’nun çalışma etiğine tam not veren Koç, onun Fenerbahçe için elinden geleni yaptığını ancak sonuçların beklentiyi karşılamadığını dile getirdi.

Domenico Tedesco Tercihi ve Yeni Nesil Futbol Yönetimi

Yeni teknik direktör Domenico Tedesco’nun seçimi hakkında da detaylı bilgi veren Koç, yerli-yabancı hoca ayrımı yerine “iyi hoca-kötü hoca” ayrımına odaklandıklarını belirtti. İsmail Kartal’ın da çok yüksek puanlar toplayan ve işkolik bir hoca olduğunu ancak Tedesco tercihinin belirli kriterlere dayandığını açıkladı. Bu kriterler arasında hocanın 6 dil konuşabilmesi (yeni yabancı kuralı sonrası önemli), birden fazla esnek oyun felsefesine sahip olması, ilk senesinde fark yaratma potansiyeli, genç ve modern futbol anlayışını yansıtması, bireysel performansları geliştirme yeteneği, Avrupa tecrübesi (Şampiyonlar Ligi çeyrek finali, Avrupa Kupası yarı finali) ve yıldız oyuncularla çalışma geçmişi bulunuyor. Ayrıca Tedesco’nun sunumlarının, sadece Fenerbahçe’yi değil, Trabzonspor maçını bile analiz etmiş olmasıyla kendilerini etkilediğini dile getirdi. Basketbol şubesindeki Saras ve Derya örneklerine benzer şekilde, genç ve yenilikçi bir model benimsediklerini ifade etti.

Linç Kültürü ve Camia İçi Çatışmalar

Ali Koç, başkanlığı döneminde eşi benzeri görülmemiş bir “linç” kampanyasına maruz kaldığını belirtti. Fenerbahçe camiasının başkanlık mevkisini ve yönetimini sosyal medya trolleri ve parayla tutulmuş hesaplar aracılığıyla yıpratmaya çalışan bir “organize kötülük”le karşı karşıya olduğunu vurguladı. Bu hesapların bir kısmının Fenerbahçeli bile çıkmadığını, hatta gasp edildiklerini söyledi. Koç, Fenerbahçe camiasına “tehlikenin farkında mısınız?” sorusunu yönelterek, kulübün finansal zorluklar yaşadığı dönemlerde sessiz kalanların şimdi ortaya çıktığını dile getirdi. Özellikle 3 Temmuz sürecinde kulübün karşısında yer alan, Aziz Yıldırım’ı istifaya çağıran kişilerin bugün başkan adayı olmasını “Fenerbahçe camiasının ayıbı” olarak nitelendirdi.

Devin Özek ve Yeni Transfer Metodolojisi

Sportif direktör Devin Özek’in performansını ve uygulanan yeni transfer metodolojisini anlatan Başkan Koç, Özek’in ilk başta Mario Branco’nun altında transfer edildiğini, ancak Branco’nun ayrılmasıyla sportif direktörlüğe getirildiğini belirtti. Özek’in geliştirdiği metodolojinin, son 5 yılın Avrupa ve Türkiye şampiyonları ile Avrupa kupası finalistlerinin analiz edilerek ortak noktaların belirlenmesi esasına dayandığını açıkladı. Bu ortak noktalar arasında en az 5 çok yönlü oyuncu (birden fazla mevkide oynayabilen), yüksek gol katkısı, şampiyonluk mentalitesi, lider oyuncular, gençleşme ve hızlı/zeki oyun tarzı bulunuyor. Mevcut kadrodaki Nene (sağ/sol kanat, forvet arkası), Archibrun (stoper, sol bek, sol kanat), Semedo (sağ bek, stoper, sağ kanat) ve Edson (6/8 numara, stoper) gibi oyuncuların bu kriterlere uygun seçildiğini örneklerle anlattı. John Duran ve Kerem Aktürkoğlu’nun yüksek gol katkıları, Nene’nin gol krallığı, Milan Çıer, Edson, Semedo ve Ederson gibi isimlerin liderlik vasıfları da bu metodolojinin ürünleri olarak gösterildi. Koç, Fenerbahçe’nin en büyük borcunun şampiyonluk borcu olduğunu da ekledi.

Finansal Dönüşüm ve En Büyük Başarı

Başkan Koç, 7 yıllık başkanlık dönemindeki en büyük başarının finansal süreç olduğunu vurguladı. Kulübün 1 milyon euro’luk teminat mektubu dahi veremediği, UEFA tarafından “batmaya en yakın kulüp” olarak işaret edildiği bir dönemden, bugünlere gelinmesinin sessiz ve görünmez bir mücadele olduğunu söyledi. Bankalar Birliği anlaşmasına ilk başta katılmayan tek kulüp olmalarının, daha iyi şartlarda 9 yıllık bir anlaşma yapılmasına öncülük ettiğini belirtti. Bu anlaşmanın getirdiği finansal disiplinin, kulüplerin bu paraları harcayabilmesinde çok önemli bir rol oynadığını ekledi. TL’nin %1000’e yakın değer kaybetmesi, faizlerin 10-12’lerden 50-60’lara çıkması, enflasyon, vergilerin %15’ten %40’a yükselmesi, Covid-19 pandemisinin etkisi ve yayın gelirlerinin 40-44 milyon euro’dan 10-12 milyon euro’ya düşmesi gibi makroekonomik zorluklara rağmen, kulübün kadro değerini 70 milyon euro’dan 315 milyon euro’ya, gelirlerini 175 milyon euro’dan 350 milyon euro’ya çıkardıklarını ve banka borçlarını 347 milyondan 69 milyona indirdiklerini ifade etti. Bu zorlu süreçte, rakiplerinin finansal durumu hafife alan söylemlerine de tepki gösterdi.

Maltepe Projesi ve Altyapı Yatırımları

Maltepe projesinin temel atma töreniyle ilgili olarak, bunun Türk futbolunun geleceği için kritik bir adım olduğunu belirtti. Yusuf Akçek’in 19 maçta gösterdiği performansla 22 milyon euro’ya transfer olmasının ve Hakan Safi’nin Kerem Aktürkoğlu transferine sponsor olmasının kulübe büyük nefes aldırdığını söyledi. Arda Güler, Elif Elmas, Ferdi Kadıoğlu gibi altyapıdan çıkan oyuncuların yüksek bonservis bedelleriyle Avrupa’ya transfer olmasının, bu modelin ne kadar doğru olduğunu gösterdiğini ifade etti. Maltepe tesislerinin, geleceğin temellerini atma ve daha fazla oyuncu yetiştirme hedefiyle çok önemli olduğunu, bunun da velilerin çocuklarını Fenerbahçe’ye getirmek için sıraya girmesini sağladığını belirtti. Dere Ağzı tesislerinin de futbol dışı branşlar için bir “sporcu fabrikasına” dönüştürüleceğini ekledi. Stadyum kapasitesinin 15.000 artırılması ve çevre düzenlemesi projesinin de yaklaşık 80-100 milyon euro’luk bir yatırım olduğunu, bunun finansmanının Bankalar Birliği’nden çıkışla mümkün olacağını dile getirdi. Kenan Evren Lisesi projesinden 50-60 milyon dolar gelir beklediklerini ve bu gelirlerin Bankalar Birliği borcunun kapanmasına kadar oraya akacağını açıkladı.

Transfer Stratejisi ve Gecikme İddiaları

Transferlerin geç yapıldığı iddialarını kesinlikle reddeden Koç, Kerem Aktürkoğlu, Ederson ve Asensio transferlerinin Benfica maçından sonra değil, uzun süredir devam eden planlamalar sonucunda gerçekleştiğini detaylı bir şekilde anlattı. Kerem Aktürkoğlu için Temmuz ayından beri takipte olduklarını, pazarlıkların kesintiye uğradığını ancak oyuncunun isteğiyle yeniden başladığını ve İstanbul’a indiklerinde anlaşma noktasına geldiklerini söyledi. Kaleci transferinin ise Livakoviç’in ayrılma isteği üzerine gündeme geldiğini ve Brezilyalı bir kaleciyle anlaşmak üzereyken Ederson fırsatının doğduğunu açıkladı. Asensio için de Temmuz ortasında oyuncuyla el sıkıştıklarını ancak kulübünün yüksek talepleri nedeniyle sürecin uzadığını, son dakika Aston Villa’nın devreye girmesine rağmen PSG’nin kendilerine vermeyi tercih ettiğini belirtti. Ayrıca, şu an aradıkları genç, zeki, hızlı ve teknik bir 8 numara için çalışmaların sürdüğünü ancak istediği pazarlık noktasına gelemedikleri için devre arasına kalabileceğini, Ceballos gibi popülist ama maliyetli bir transferden kaçındıklarını söyledi. Bekao’nun da iyileştiğini ve yakında takıma katılacağını ekledi.

Türk Futbolunda Transfer Harcamaları ve Devlet Desteği

Yüksek bonservis bedelleri ve genel olarak artan transfer harcamaları konusunda, UEFA’nın yeni iş modelinin (oyunculara ve menajerlere giden paralar) bu duruma yol açtığını belirtti. Türk futbolundaki bu dönüşümde Cumhurbaşkanı ve devlete teşekkür edilmesi gereken iki ana konunun olduğunu vurguladı: Birincisi, Bankalar Birliği anlaşmasının kulüplere getirdiği mali disiplin; ikincisi ise gayrimenkul projeleri konusunda verilen bürokratik destekler. Koç, önümüzdeki 10 yılın bu disiplini sürdürmek ve tekrar aynı günlere dönmemek adına önemli olduğunu, kulüplerin ihtiyaçları doğrultusunda ayağımızı yorganımıza göre uzatması gerektiğini söyledi. Ayrıca, federasyon, bakanlıklar ve siyasetçilerin tüm kulüplere eşit şartlarda yaklaşmasının Türk futbolunun geleceği açısından hayati önem taşıdığını ifade etti.

Son Mesaj: Birlik ve Beraberlik Çağrısı

Başkan Ali Koç, konuşmasını Fenerbahçe camiasına yaptığı güçlü bir birlik ve beraberlik çağrısıyla tamamladı. “Bir tane Fenerbahçe var” diyerek, kulübün etrafında dönen oyunların, konjonktürün ve camia içindeki bölünmüşlüğün ne kadar tehlikeli olduğunu herkesin çok iyi kavraması gerektiğini belirtti. Geleneksel ve dijital medyada Fenerbahçe’ye saldırarak kariyer yapanların, “organize kötülük”ün bir parçası olduğunu vurguladı. Futbolcuların küfürlere maruz kalması, maçın 5. dakikasında gol atan oyuncunun bile yuhalanması gibi durumların Fenerbahçe’nin DNA’sıyla, “pazara kadar değil mezara kadar” ruhuyla hiçbir alakası olmadığını söyledi. Koç, UEFA başkanının bile maçlarda yaşanan olumsuzlukları sorduğunu hatırlatarak, tehlikenin farkına varılması gerektiğini belirtti. Şampiyonluğun birincil hedef olduğunu ancak camianın tekrar birlik ve beraberliğini toparlamanın da en önemli ikinci hedef olduğunu vurguladı. Fenerbahçe’nin ancak kenetlenerek ve kendi içindeki “ayrık otlarını” temizleyerek hedeflerine ulaşabileceğini, aksi takdirde kendilerini sabote ettiklerini dile getirerek konuşmasını sonlandırdı.