Fenerbahçe’nin Orta Saha Arayışı ve Tedesco’nun Planları

Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın transfer listesinde yer alan genç yetenek Yunus Emre Konak’ın sakatlık süreci ve Sarı-Lacivertlilerin orta saha kurgusundaki ihtiyaçları bu yazının ana konularını oluşturuyor. Teknik direktör Tedesco’nun Fred ile ilgili endişeleri, takımın 8 numara arayışı ve Mourinho dönemi iletişim sorunları gibi kritik başlıkları detaylıca inceleyeceğiz. Ayrıca yaklaşan derbi ve başkanlık seçimi üzerindeki potansiyel etkilerini de değerlendireceğiz.

Yunus Emre Konak: Büyük Umutlar ve Talihsiz Bir Sakatlık

Genç yetenek Yunus Emre Konak, hem Fenerbahçe hem de Beşiktaş’ın yakından ilgilendiği isimlerden biri. Sivasspor’dan Brentford’a transfer olan Konak’tan beklentiler oldukça yüksekti. Ancak transferinden kısa bir süre sonra yaşadığı aşil tendonu sakatlığı, kariyerindeki yükselişini sekteye uğrattı. Bu ağır sakatlık, oyuncunun sahalardan uzak kalmasına neden oldu. Gelişmeler yaşandıkça bu konuyu aktarmaya devam edeceğiz.

Tedesco’nun Fenerbahçe Orta Saha Analizi: 8 Numara Neden Gerekli?

Fenerbahçe’nin 8 numara ihtiyacı, sadece kadro derinliği sağlamak veya Fred’in olası yokluğunu doldurmakla sınırlı değil. Teknik direktör Tedesco’nun Fred’e dair önemli bir endişesi var: Fred’in savunmaya çok fazla gelmesi. Tedesco’ya göre bu durum, Fred’in hücumdaki üretkenliğini azaltıyor. Bu yaklaşım, aslında oldukça doğru bir tespittir.

Shimanski ve Fred’i orta sahada bir ikili olarak düşündüğümüzde, özellikle Shimanski’nin top kayıpları dikkat çekiyor. Örneğin, son Benfica maçında 13 top kaybı yapması, ofansif bir orta saha oyuncusu için yüksek bir rakam. Fred de 4-2-3-1 sistemine alışkın olduğu için savunmaya destek verdiğinde, ön tarafta problem çözecek bir oyuncu eksikliği ortaya çıkıyor.

Sara Örneği ve Yaratıcı 8 Numara İhtiyacı

Galatasaray’dan Sara (Torreira) örneği, Tedesco’nun aradığı profili daha iyi anlamamızı sağlıyor. Sara, geriye müthiş deparlar atarak veya kayarak müdahaleler yaparak savunma yapan bir oyuncu değil. Onun asıl görevi, maç çevirmek, kilit açmak ve enerjisini önde kullanmak. Bir korner, serbest atış, savunma arkasına atılan bir top veya yapılan bir koşuyla oyunu değiştiren bir profil.

Fred ise enerjisinin büyük bir kısmını savunmaya harcadığı için hücumda yeterince üretken olamıyor. Tedesco’nun analizlerine göre, Şimanski ve Fred’in 8 numara kurgusunda yeterince üretici olamamaları, Fenerbahçe’yi daha yaratıcı bir 8 numaraya yönlendiriyor. Rafa Silva, Mertens veya Sara gibi oyuncular, Fenerbahçe’nin aradığı bu yaratıcılığı ve problem çözme yeteneğini sunabilirler. Bu oyuncuların ortak özelliği, tamamen skor üretmeye ve kilit anlarda takımın kilidini açmaya odaklanmalarıdır. Fenerbahçe’nin şu an en büyük problemi, duran top atan, kriz anında kilit açan, akıllı bir oyun kurucu eksikliğidir.

Asensio, Talisca ve İletişim Faktörü

Ofansif orta saha rolünde Asensio ve Talisca gibi isimler akla gelse de, Asensio’nun oyun stili İrfan Can Kahveci’ye daha çok benziyor; yani üçüncü bölgede topu ayağına isteyip içeri çekip şut atan bir oyuncu. Fenerbahçe’nin aslında bir Bakasetas, Alex, Mertens ya da Rafa Silva gibi, problem yaşadığında çözebilecek bir oyuncuya ihtiyacı var.

Asensio ve Talisca’nın aynı mevkide dinamizm olarak yeterli olmayabilecekleri düşünülüyor. Ayrıca Tedesco’nun Asensio gibi yıldız bir oyuncuyla nasıl bir rol birlikteliği kuracağı da merak konusu. Genç bir hoca olan Tedesco’nun yıldız iletişimi noktasında bazı problemler yaşadığına dair duyumlar var. Ancak taktiksel iş ahlakı, motivasyon, disiplin, antrene etme ve aidiyet konusunda 10 üzerinden 8-9 seviyelerinde olduğu vurgulanıyor.

Nagelsmann’ın “Yüzde 70 iletişim, yüzde 30 taktik” sözü, futbol dünyasında iletişimin önemini gözler önüne seriyor. Bu noktada Gökhan Gönül gibi isimlere büyük iş düşüyor. Bazen mutsuz bir İrfan Can Kahveci’yi antrenman çıkışı bir kahve içmeye davet etmek, Fenerbahçe’ye 6 puan kazandırabilir. Çünkü bir teknik direktör ne kadar mükemmel anlatırsa anlatsın, oyuncu onu dinlemezse inandırıcılığı kalmaz.

Mourinho’nun Adalet Duygusu ve Fenerbahçe Aidiyeti

Mourinho’nun temel problemlerinden biri, takım içi adalet duygusuydu. Ne istediğini tam olarak bilmiyordu. Örneğin, Kostic harika bir form tutmuşken, takım bir rutine bağlanmışken, Mourinho’nun savunma kurgusunu değiştirmesi, Mert Müldür’ü ters ayakla sol bekte oynatması gibi kararlar kafa karışıklığına yol açtı. Cenk Tosun’a yeterince süre vermediğini söylemesine rağmen yine oynatmaması, oyuncuların adalet duygusunu zedeledi. Türk oyuncular başta olmak üzere, bir oyuncu teknik direktörün adalet duygusuna inanmadığı anda tabiri caizse el frenini çeker.

Mourinho’nun Fenerbahçe’deki tavrı da eleştirildi. Kulübeden ilk kez ayağa kalkışı, iPad’ini kameraya göstermek içindi. Chelsea’deki, Inter’deki Mourinho rakip teknik direktöre veya hakeme giderken, Fenerbahçe’de bu tarz bir aidiyet ve etkileşim sergilememesi, Fenerbahçeliliği hafife aldığı şeklinde yorumlandı.

Tedesco’nun bu hataları yapmayacağı öngörülse de, diyalog, duygu ve herkesi işin içine katma noktasında önemli bir sınav vereceği belirtiliyor.

Kritik Derbi ve Başkanlık Yarışı

Bu hafta oynanacak Trabzonspor derbisi, Fenerbahçe için büyük önem taşıyor. Alınacak skorlar, kulüpteki başkanlık yarışını ve seçimi de doğrudan etkileme potansiyeli taşıyor. Mourinho ile ilgili daha önce de dile getirildiği gibi, hocanın heyecanını kaybettiği düşünülüyor. Ranieri’nin Roma’da yaşadığı heyecanı yeniden yakalama örneği, bu konuya ışık tutuyor. Bir teknik direktörün kendisini sürekli geliştirmesi ve yeniliklere açık olması, başarı için kritik öneme sahip.

Sonuç

Fenerbahçe, hem genç yetenek Yunus Emre Konak’ın sakatlık sürecini takip ederken, hem de orta sahadaki yaratıcılık eksikliğini gidermek için aktif bir arayış içinde. Tedesco’nun Fred ile ilgili endişeleri, takımın hücumdaki üretkenliğini artırma hedefiyle örtüşüyor. Geçmişteki Mourinho örneği, takım içi iletişim ve adalet duygusunun ne denli önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Önümüzdeki Trabzonspor derbisi, hem sportif anlamda hem de kulübün geleceği açısından kritik bir viraj olacak.