Fenerbahçe Gündemi: Tedesco, Saran, MHK ve Osimhen Tartışmaları

Sports Digital ekranlarından herkese merhaba. Radarın bu bölümünde Aydın Cingöz ile Efekan, Fenerbahçe’deki son gelişmeleri ve Türk futbol gündemini masaya yatırıyor. Takımdaki teknik direktör değişikliği olasılığından, yeni başkan Saadettin Saran’ın önündeki zorlu sürece, hakem tartışmalarından, dikkat çeken transfer söylentilerine kadar birçok sıcak başlık ele alınıyor. Bu yazımızda, Fenerbahçe’nin içinde bulunduğu durumu ve geleceğine dair önemli yorumları bulacaksınız.

Tedesco Dönemi Sona mı Eriyor?

Fenerbahçe’de Tedesco ile yolların ayrılacağına dair güçlü bilgiler mevcut. Sürecin sonunda Aykut Kocaman’ın takımın başına geçmesi bekleniyor. Ancak kararların doğru zamanda verilmemesi Ali Koç döneminin en büyük sorunlarından biriydi ve bu durum, yeni dönemde Saadettin Saran için de kritik bir mesele haline geldi. Tedesco ile yapılan iki yıllık anlaşma kapsamında yıllık 4 milyon Euro, toplamda ise 8 milyon Euro ödeme söz konusu. Eğer Tedesco ile yollar ayrılırsa, bu tazminat bedeli Fenerbahçe için büyük bir yük oluşturacak ve sorumluluk eski başkan Ali Koç’a atfedilecektir. Ali Koç, seçimi kazanma adına Eylül ayında bu hamleleri yapmış, Mourinho’yu gönderip Tedesco’yu getirmişti, ancak sonuçlar beklendiği gibi olmadı.

Ali Koç’un Seçim Kaybı ve Stratejik Hataları

Ali Koç’un seçimleri neden kaybettiği sorusu üzerine düşünülüyor. Mourinho sonrası Aykut Kocaman gibi camianın yakından tanıdığı bir ismin getirilmemesi, Ali Koç’un önemli hatalarından biri olarak görülüyor. Eğer Aykut Kocaman o dönemde göreve gelseydi, Ali Koç’un seçimi kaybetmeyeceği iddia ediliyor. Ali Koç’un, seçimi Aziz Yıldırım’a karşı kazanma üzerine kurduğu stratejinin, üçüncü bir aday olan Saadettin Saran karşısında başarısız olduğu belirtiliyor. Aziz Yıldırım’ın kulüp üzerindeki etkisi hala güçlü olup, kongredeki bazı kararlar üzerinde belirleyici olduğu görülmüştür.

Devin Özek ve Teknik Direktör Tercihi

Devin Özek’in Fenerbahçe’deki geleceği de tartışılan konular arasında. Kendisine karşı ciddi bir “karşı propaganda” olduğu ifade ediliyor. Tedesco konusunda ısrar etmesi ve İsmail Kartal’ın gelişi sürecindeki manipülasyonlar, Devin Özek’in de bu başarısızlığın bir parçası haline gelmesine neden oldu. Yabancı bir isimle çalışmak istemesi ve Tedesco’yu getirmesi, şu anki tablonun mimarlarından biri olarak görülmesine yol açtı.

Saadettin Saran Dönemi ve Ekonomik Zorluklar

Fenerbahçe’nin ekonomik durumu, Saadettin Saran döneminde nasıl yönetilecek sorusu gündemde. Ali Koç’un kulübe cebinden verdiği para miktarının 130 milyon Euro’yu bulduğu ve bu konuda onunla kimsenin yarışamayacağı belirtiliyor. Saadettin Saran’ın “konu para değil, paranın nasıl yönetildiği” ifadesi hatırlatılıyor. Ali Koç’un mali kaynaklarının eleştirilmesi yerine, Saadettin Saran’ın akıllı bir strateji izleyerek Ali Koç’u kaybetmeden yola devam etmesi gerektiği vurgulanıyor. Aksi takdirde, Fenerbahçe’nin mali tablosu daha da zarar görecektir. Ancak Saadettin Saran’ın kaynak bulma konusunda zorlanabileceği de dile getiriliyor.

TFF, MHK ve Hakem Tartışmaları: Güç Kimde?

Türk futbolunda TFF, MHK ve hakemler üzerindeki tartışmalar yeniden alevlenmiş durumda. Ali Koç’un geçmişte “yapıyı yıkma” vaatleri ve Mehmet Büyükekşi’nin gidişiyle elde ettiği ilk başarının ardından, Fenerbahçe’nin hakem kararları konusundaki şikayetlerinin sonuçsuz kalması eleştiriliyor. Buna karşılık, Galatasaray ve Trabzonspor’un hakem kararları üzerinde daha etkili olduğu örneklerle açıklanıyor: Sivas-Galatasaray maçında Turgut Doman’ın kırmızı kartı vermemesi ve sonrasında MHK başkanının açıklama yapmak zorunda kalması, Adana Demirspor’un hakem kararları yüzünden maçtan çekilmesi. Ali Koç’un bu tür durumlarda somut bir sonuç alamaması, genel kurulun güvenini kaybetmesine yol açtığı düşünülüyor. Son olarak, Trabzonspor-Gaziantep maçındaki tartışmalı pozisyon sonrası federasyon başkanının Arda Kardeşler’in görevine son verilmesini ima etmesi ve Arda Kardeşler’in hakemliği bırakma kararı alması, bu güç mücadelesinin bir başka örneği olarak gösteriliyor. Ali Koç’un yabancı hakem getirme çabasının bile Fenerbahçe’nin lehine somut bir başarıya dönüşmediği belirtiliyor.

Osimhen’in Durumu ve Finansal Söylentiler

Victor Osimhen’in sağlık durumu ve kulübündeki finansal sıkıntılar hakkında da söylentiler var. Sakatlığının aslında o kadar ciddi olmadığı, ancak kulüpteki ödeme sorunlarının oyuncunun durumunu etkilediği konuşuluyor. Bununla birlikte, Osimhen’e 2 milyon Euro’luk bir maaş ödemesi yapıldığı ve bu ödemede Galatasaraylı İş Adamları Derneği‘nin büyük desteği olduğu belirtiliyor. Osimhen’in takım için ne kadar mücadele eden ve maç çözen bir karakter olduğu da vurgulanıyor.

Fenerbahçe’de Cadı Avı ve Hesaplaşma Uyarısı

Programın son bölümünde Fenerbahçe’de başlayan “cadı avı” ve “hesaplaşma” dönemi ele alınıyor. Futbol takımındaki kötü gidişatın sorumlusunun aranması, Mert Hakan ve İrfan Can gibi oyuncuların hedef gösterilmesi bu duruma örnek veriliyor. Ali Koç’un seçim takvimini kendi avantajına göre ayarlamasının, takımın başarısızlığı durumunda sorumluluğun kime kalacağı konusunda tartışma yaratacağı ifade ediliyor. Saadettin Saran’ın Samandıra’yı ziyaret ederek futbolcuları rahatlatma çabasının doğru bir yaklaşım olduğu belirtiliyor. Ancak Fenerbahçe medyası içinde de bir “hesaplaşma” motivasyonu olduğu ve bunun kulübe zarar vereceği uyarısı yapılıyor. Eleştiri yapanları düşman olarak görmekten ve koşulsuz destekleyenleri haklı bulmaktan vazgeçilmesi gerektiği, aksi takdirde Ali Koç dönemindeki hataların tekerrür edebileceği vurgulanıyor. Fenerbahçe’nin bu “cadı avı” ve “hesaplaşma” sürecini bitirmesi gerektiği, aksi takdirde bir sonuç elde edilemeyeceği ifade ediliyor.

Sonuç

Fenerbahçe, yeni başkan Saadettin Saran dönemine, önceki yönetimden miras kalan teknik direktör krizi, yüksek tazminat bedelleri, ekonomik zorluklar ve Türk futbolundaki genel hakem tartışmaları gibi birçok karmaşık sorunla başlıyor. Ali Koç dönemindeki söz ve eylem tutarsızlıkları ile stratejik hataların, kulübün mevcut durumunda etkili olduğu belirtiliyor. Yeni yönetimin önündeki en büyük görev, iç çatışmaları, “cadı avını” ve “hesaplaşmaları” sonlandırarak kulübü birlik ve beraberlik içinde, doğru bir yönetim anlayışıyla ileriye taşımak olacaktır. Aksi takdirde, Fenerbahçe’nin sportif başarıya ulaşması ve mali istikrarı sağlaması güçleşecektir.