Loading...
2025-28
17:00
logoÇ. Rizespor
-
logoKasımpaşa
-
2025-28
17:00
logoKonyaspor
-
logoBaşakşehir
-
2025-28
20:00
logoFenerbahçe
-
logoAntalyaspor
-
2025-28
20:00
logoKayserispor
-
logoGençlerbirliği
-
2025-28
16:00
logoİstanbulspor
-
logoBoluspor
-
2025-28
16:00
logoManisa FK
-
logoBodrum FK
-
2025-28
19:00
logoHatayspor
-
logoBandırmaspor
-
2025-28
19:00
logoSerik Spor
-
logoErzurumspor
-
2025-28
15:00
logoK.Maraş İstiklal
-
logoAdanaspor
-
2025-28
15:00
logoMardin 1969 Spor
-
logo1461 Trabzon FK
-
2025-28
14:00
logo68 Aksaray Bld
-
logoKırklarelispor
-
2025-28
15:30
logoAnkara Demir
-
logoYeni Malatyaspor
-
2025-28
16:00
logoG.Gebze Spor
-
logoArnavutköy Bld.
-
2025-28
16:00
logoSomaspor
-
logoAliağa FK
-
2025-28
19:00
logoBursaspor
-
logoIsparta 32 Spor
-
2025-28
19:00
logoFethiyespor
-
logoYeni Mersin İY
-
2025-28
14:00
logoErbaaspor
-
logoKastamonuspor
-
2025-28
15:30
logoAdana 01 FK
-
logoKaracabey Bld
-
2025-28
15:30
logoİskenderunspor
-
logoŞanlıurfaspor
-
2025-28
16:00
logoİnegölspor
-
logoMuğlaspor
-
2025-28
16:00
logoKepezspor A.Ş
-
logoSincan Bld Ankaraspor
-
2025-28
19:00
logo24 Erzincanspor
-
logoKaraman FK
-
2025-28
19:00
logoAnkaragücü
-
logoAltınordu
-
2025-28
19:00
logoBucaspor 1928
-
logoBeykoz A.Ş.
-
2025-28
19:00
logoElazığspor
-
logoBatman Petrolspor
-
2025-28
16:00
logoAston Villa
-
logoFulham
-
2025-28
18:30
logoNewcastle
-
logoArsenal
-
2025-28
16:30
logoFreiburg
-
logoHoffenheim
-
2025-28
18:30
logoKöln
-
logoStuttgart
-
2025-28
20:30
logoUnion Berlin
-
logoHamburg
-
2025-28
15:00
logoRayo Vallecano
-
logoSevilla
-
2025-28
17:15
logoElche
-
logoCelta Vigo
-
2025-28
19:30
logoBarcelona
-
logoR. Sociedad
-
2025-28
22:00
logoReal Betis
-
logoOsasuna
-
2025-28
13:30
logoSassuolo
-
logoUdinese
-
2025-28
16:00
logoPisa
-
logoFiorentina
-
2025-28
16:00
logoRoma
-
logoHellas Verona
-
2025-28
19:00
logoLecce
-
logoBologna
-
2025-28
21:45
logoMilan
-
logoNapoli
-
2025-28
16:00
logoNice
-
logoParis FC
-
2025-28
18:15
logoAngers
-
logoBrest
-
2025-28
18:15
logoLille
-
logoLyon
-
2025-28
18:15
logoMetz
-
logoLe Havre
-
2025-28
21:45
logoRennes
-
logoLens
-
2025-28
13:15
logoNEC Nijmegen
-
logoAZ Alkmaar
-
2025-28
15:30
logoGroningen
-
logoFeyenoord
-
2025-28
15:30
logoUtrecht
-
logoHeerenveen
-
2025-28
17:45
logoTelstar
-
logoGo Ahead
-
  1. Haberler
  2. Futbol Haberleri
  3. Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi Çıkmazı: Frankfurt Mağlubiyetinin Derin Analizi

Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi Çıkmazı: Frankfurt Mağlubiyetinin Derin Analizi

Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi Çıkmazı: Frankfurt Mağlubiyetinin Derin Analizi
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Eski Açıktan herkese merhaba! Konseyin bu bölümünde sevgili Kıyıcı ile birlikte, Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’nde yaşadığı “gurur kırıcı mağlubiyetin” derinlemesine analizini yapmak üzere bir araya geldik. Dünkü maçın ardından moraller düşük olsa da, yaşananları masaya yatırmak ve bir terapi niteliğinde değerlendirmek adına bu yayını yapma kararı aldık. Programımız, dünkü maç özelinde Okan Hoca’nın geçmişine de bakarak, neleri yapabildiğini ancak bu maçta neden yapmadığını sorgulayacak.

Dünkü Mağlubiyetin Analizi: İlk 30 Dakika ve Sonrası

Dünkü maç, adeta siyahla beyazın birleştiği iki farklı devreye sahne oldu. İlk 30 dakikadaki umut veren oyunun ardından, kalan 60 dakikada izlediğimiz tablo tam bir hayal kırıklığıydı. Kadro tercihleri, oyun içinde oyunu okuyamama ve aslında fotoğrafın bütününü etkileyen birçok faktör bir araya gelerek bu sonucu doğurdu. Her bir detayın ayrı ayrı sorgulanması ve analiz edilmesi gereken bir müsabaka yaşadık.

Okan Buruk’un Kadro Tercihleri ve Frankfurt’un Tuzağı

Okan Hoca, maça Davinson Sanchez, Singo, Shallay Beek, Eren, Lemina, Torreira, İlkay, Leroy Sane, Yunus Akgün ve santraforda Barış Alper ile başladı. Anahtar, tempoydu. Topun kendisinde kaldığı, set ve hızlı hücumlarla adrenalin dolu bir oyunla çözmekti. İlk 30-35 dakika bu plan bazı anlarda küçük pasajlarla yanıt verse de, rakip Frankfurt zekice bir tuzağa düşürdü Galatasaray’ı. “Top sizin olsun, biz kendi oyunumuzu oynayacağız” stratejisiyle, geçen sene Beşiktaş’a yaptıkları gibi, Galatasaray’ı oyundan düşürdüler. Van Bron Cors’un takımı da o zaman Dino Topmiller’in tuzağına düşmüştü ve benzer bir senaryo yaşandı. Antrenörlüğün taktik kısmı kadar, sevk ve idare kısmı da hayati önem taşır. Okan Hoca ve ekibinin en zayıf kaldığı, hatta maçı adeta hediye ettiği durum tam da bu sevk ve idare oldu.

Sevk ve İdare Eksikliği: Sahadaki Reaksiyonlar

Maçlar 25-30 dakika oynanmaz ve sürekli Bayern veya Tottenham maçlarındaki tempoda kalamazsınız. Frankfurt’un ne yaptığı çok netti. Kenar oyuncusu Brown Zinchenko gibi merkeze geldi, orta sahayı bir kişi yükseltti. Can Uzun ikinci forvet gibi bazen sol kenara kaydı, bazen 10 numara pozisyonunda sabit kaldı. Knauf ikinci forvet olup Burkart’ın yanına geçti. Bu değişiklikler, Galatasaray’ın oyun motor becerilerini tamamen bozdu. Ne yazık ki, buna karşı bir refleks gösterilemedi. Okan Hoca’dan bir cevap gelmesi lazımdı. Belki biraz daha üçlü orta saha yapısı (“çam ağacı” gibi), Leroy Sane ve Yunus’u forvet arkasına yakın oynatıp bağlantıları keskinleştirmek, kenar bekleri oyuna daha fazla dahil etmek gibi hamleler beklenebilirdi. Eren Elmalı oyuna hiç dahil olamadı, sol kanatta organize bir şema kurulamadı. Davinson’un solda oynaması da bu durumu etkilemiş olabilir.

Bireysel Performanslar ve Alternatif Plan İhtiyacı

Devre arasına 3-1 geride gidildiğinde, Fatih Hoca’nın eskiden yaptığı gibi bir “şoklama”, radikal bir değişiklik beklenirdi. Ancak hoca değişiklik yapmadı. Bu durum, ikinci topları, hatta üçüncü topları bile kazanamayan, temassız ve sahipsiz bir oyun sergileyen bir Galatasaray ortaya çıkardı. Can Uzun’un attığı goldeki savunma yerleşimi hatalıydı. Lemina ve Leroy Sane’nin kötü performanslarıyla yapılan adam adama baskı etkisiz kaldı. Topu kazandıktan sonraki asimetrik duruş, topun nasıl kullanılacağı belirsizdi. Ne daraltma ne de genişletme yapılabilen alanlar oluştu. Galatasaray’ın tek golü, Torreira’nın baskısı ve Sane ile Yunus Akgün’ün bireysel çabasıyla geldi; bu bir set organizasyonu değil, ekstra bir çabaydı. Bu durum, Okan Hoca’nın “A planı” güçlü olsa da, işler ters gittiğinde bir “B planının” olmamasından kaynaklıydı. Yapılacak çok iş var. Bazı oyuncuların artık isimleriyle oynamaması gerekiyor; Leroy Sane, Lemina gibi oyuncuların bu seviyede formalarının hakkını vermesi şart. Yunus Akgün’ün bireysel çabası takdire şayan olsa da, bazen anlamsız top kayıpları ve kalenin önünde paslaşma çabaları “Okan Buruk oyununa ait olmayan” görüntülerdi.

Geçmişten Dersler: Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi Kimliği

Okan Hoca’nın geçmişinde Fenerbahçe’yi deplasmanda %37 topla oynama oranıyla 3-0 yendiği, ya da Gladbach maçında %38 topla oynama oranıyla “çata çat” oynayıp tur atladığı örnekler var. Bu tecrübeler gösteriyor ki, Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’ndeki kimliği sadece topa sahip olmakla sınırlı değil, aynı zamanda farklı oyun planlarını sahaya yansıtabilmektir. Okan Hoca’nın basın toplantısında “top bizde kaldı” demesi de, geçmişteki bu tecrübeleri inkar etmesi anlamına geliyor. Maç öncesi ve maç içi müdahalelerde bu alternatif planların olmaması, en büyük hayal kırıklığıydı. Eğer Şampiyonlar Ligi’nde var olmak istiyorsak, sadece topa sahip olmak yetmez; doğru baskı, doğru pres, doğru adam adama savunma ve sonrasında topu hızlıca oyuna sokabilme becerisi de gereklidir. Barış Alper ve Leroy Sane arasında bir ortak paydaşlık, Eren ve Yunus arasında bir şema göremedik. Lemina ve Torreira da eski uyumlarından uzaktı. Bu oyuncuların Sivas gibi Süper Lig takımlarına yetebileceği, ancak Şampiyonlar Ligi seviyesinde yetersiz kaldığı görüldü. İlkay Gündoğan ve Singo gibi isimler, planın bağımsız olarak kendi bildikleri gibi oynamaya çalıştılar, ancak bu yeterli olmadı.

Önümüzdeki Zorlu Fikstür ve Acil Eylem Planı

Dünkü maçın ardından “dikişlerin patlama sebebi” reaksiyon verememek, ikinci ve üçüncü topları alamamak ve temassız oyun oldu. Bu takımın sanıldığından çok daha fazla “ödevi” var. Milli araya girerken, Beşiktaş maçı sonrası Liverpool maçı için bir “acil eylem planı” şart. Daha çok çalışmak, daha çok tekrar, daha çok taktik idman ve yeni arayışlar gerekiyor. Bazı oyuncuların kenarda kesik yemesi de kaçınılmaz olabilir. Liverpool, City, Atletico Madrid gibi rakiplere karşı oynarken, sadece hücum değil, derin blokta savunma ve kalabalık orta saha gibi farklı taktikler de çalışılmalı. Liverpool maçında tıpkı Frankfurt maçında görülen kenar forvetlerin merkeze yaklaşması, beklerin bindirmesi gibi durumlar çok daha üst düzeyde yaşanacak. Bu duruma Jacobs’u hazırlamak, Lemina’nın yerine Gabriel Sara gibi 8 numara oynayabilecek bir oyuncuyu kullanmak gibi hamleler düşünülmeli. Uğurcan’ın Şampiyonlar Ligi tecrübesinin olmaması ve kaleci ile savunma arasındaki iletişim sorunları da göz ardı edilmemeli.

Yönetimin Rolü ve Oyuncu Sorumluluğu

Geçen sezon “yaz boş geçmiş” eleştirilerinin benzerleri bu sezon da gündemde. Yönetimin, Barış Alper mevzusundaki menajerle özür diletememesi, sol stoper transferini aylarca yapmaması, kaleci transferini son dakikaya bırakması gibi hataları bu kötü tablonun oluşmasında etkili oldu. Oyuncuların performans yükseltmesi, verilen bonservislerin hakkını vermesi gerekiyor. Leroy Sane, Lemina, Torreira, Yunus gibi isimler, formalarının ve kulübün ağırlığının farkında olmalı. “İsim oynamaz abi” felsefesi modern futbolda eskisinden çok daha önemli. Teknik direktör Okan Buruk’un, Fatih Hoca’nın Hagi’ye bağırması örneğinde olduğu gibi, forma adaletini hissettirerek oyuncuları korkutması ve takımdaşlık ruhunu yeniden yaratması gerekiyor. Dün oynanan futbol Galatasaray tarihinde “maç bırakma” olarak hatırlanacak kadar kötüydü. Bu durumun kabul edilemez olduğunun, bir an önce eylem ve söylemlerle değişmesi gerektiğinin altı çizilmelidir.

Sonuç

Dünkü Frankfurt maçı, Galatasaray için bir dibi boylama noktasıydı. Umuyoruz ki bu mağlubiyet, takım için bir dönüm noktası olur. Yönetimden, teknik ekipten ve oyunculardan beklentimiz, bir an önce sahada koşan, mücadele eden, sahipsiz topları kazanan, temasta oynayan ve “prens ya da prenses gibi” oynamayan bir takım yaratmalarıdır. Önümüzdeki Konya, Alanya ve özellikle Liverpool maçları, bu değişimin ilk göstergeleri olacaktır. Galatasaray taraftarı Türkiye Ligi ile yetinmiyor, Şampiyonlar Ligi’nde layık olduğu mücadeleyi görmek istiyor. Bu büyük yatırımın karşılığını almak için idman sahasında yatıp kalkmak ve formayı hak etmeyen oyuncuya neşteri vurmak şarttır.

Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi Çıkmazı: Frankfurt Mağlubiyetinin Derin Analizi
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Transfer Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.