Şampiyonlar Ligi Kâbusu: Galatasaray Frankfurt Deplasmanında Neden Dağıldı?
Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi macerasına Eintracht Frankfurt deplasmanında aldığı 5-1’lik ağır mağlubiyetle başlaması, spor camiasında büyük bir hayal kırıklığı yarattı. ASpor ekranlarında bir araya gelen Levent Tüzemen, Zeki Uzun Durukan ve Ahmet Akçan, bu “kara akşamın” nedenlerini ve Galatasaray’ın geleceği için çıkarılması gereken dersleri derinlemesine analiz etti. Maçın başlangıcındaki 1-0’lık üstünlüğün nasıl bir kabusa dönüştüğü, bireysel hatalar, hakem kararları ve takımın genel oyun felsefesi masaya yatırıldı.
Maçın Genel Değerlendirmesi: Acı Bir Başlangıç
Galatasaray, Şampiyonlar Ligi’nin açılış mücadelesinde Eintracht Frankfurt deplasmanında 5-1’lik skorla mağlup oldu. Maça iyi başlayıp 1-0 öne geçmesine rağmen, temsilcimiz skor avantajını koruyamadı ve adeta “ikram” gollerle sahadan farklı mağlup ayrıldı. Uzatma anlarında gelen peş peşe goller, devre arasına 3-1 geride girilmesine neden oldu ve takımın motivasyonunu ciddi şekilde etkiledi.
Levent Tüzemen: Kritik Hatalar ve Felsefe Değişikliği Gerekliliği
Levent Tüzemen, Galatasaray’ın ilk yarım saatte iyi oynadığını ve golü bulduğunu belirtti. Ancak Barış Alper Yılmaz’ın 2-0 yapma şansını çok net bir şekilde değerlendirememesi, kırılma anlarından biri olarak gösterildi. Ardından Yunus’un ceza sahası içinde yaptığı gereksiz pasın beraberlik golüne yol açması eleştirildi. Tüzemen, İtalyan hakemin iyi yönetirken verdiği hatalı düdüğün, Galatasaray’ın 2-1 öne geçebileceği bir pozisyonu iptal etmesinin maçın gidişatını değiştirdiğini ifade etti. Tüzemen, Galatasaray’ın bu kadar kolay goller yemesinin “büyük takım” seviyesindeki bir takıma yakışmadığını, hatta Frankfurt’un bile bu farklı sonuca şaşırdığını dile getirdi. Takımın direnç göstermemesi ve Sané, Lemina gibi oyunculardan beklenen performansı alamaması da eleştiriler arasındaydı. Okan Buruk’un oyun felsefesini değiştirmesi gerektiğini, Fatih Terim dönemindeki kompakt oyun ve kontraatak anlayışının Avrupa’da daha başarılı sonuçlar getirdiğini örnek gösterdi.
Zeki Uzun Durukan: Kader Anları ve “Ballı Almanya”
Zeki Uzun Durukan, maç öncesi Frankfurt cephesinden Galatasaray’ın güçlü bir takım olduğuna dair titrek açıklamalar geldiğini ancak maçın farklı bittiğini vurguladı. Durukan da hakem Guida’nın 41. dakikadaki erken düdüğünün, Galatasaray’ın 2-1 öne geçme golünü iptal etmesinin maçın kader anı olduğunu belirtti. İlk yarının uzatmalarında arka arkaya yenilen iki golün Galatasaray gibi bir takım için kabul edilemez olduğunu ifade etti. Frankfurt’un “ballı bir şekilde” maçı kazandığını, hatta kendilerinin bile 5-1 yeneceklerine inanmadıklarını söyledi. Davinson Sanchez’in talihsiz sektirmesi ve Yunus’un hatalı pası gibi anların “kader ağlarını ördüğünü” dile getirdi. Barış Alper Yılmaz’ın 2-0’ı yapamamasının büyük bir beceriksizlik olduğunu ve Icardi’nin (transkriptte “Osimen” olarak geçiyor) yokluğunun takım için çok önemli olduğunu ekledi. Durukan, bu mağlubiyetin bir “nazar boncuğu” olması ve takımın bu şoktan çabuk çıkarak önlerindeki Liverpool maçına odaklanması gerektiğini belirtti.
Ahmet Akçan: Bireysel Hatalar ve Konsantrasyon Eksikliği
Ahmet Akçan da maçın kendisi için bir hayal kırıklığı olduğunu ifade etti. Okan Hoca’nın maç öncesi rakip analizlerinin doğru olduğunu, Galatasaray’ın bireysel kalite olarak üstün olduğunu ancak hataları yapan tarafın kendileri olduğunu söyledi. Galatasaray’ın 1-0 öne geçtikten sonra oyunu domine ettiğini, hatta %57 topa sahip olduğunu belirtirken, birinci bölgede yapılan bireysel hataların rakip tarafından acımasızca cezalandırıldığını vurguladı. Yunus’un hatası sonucu Sanchez’in sektirmesiyle gelen ilk gol, rakibe verilen alanlar sonucu yenilen ikinci gol ve duran toptan yenilen üçüncü golün bariz hatalar olduğunu dile getirdi. Akçan, hakemin iptal ettiği golün temiz olduğunu ve erken düdüğün VAR müdahalesini engellediğini tekrarladı. Türk takımlarının bu tür basit hataları neden sıkça yaptığına dikkat çekilmesi gerektiğini savundu. Savunma tandeminde yapılan değişikliğin (Sanchez’in sol stoper oynaması) uyumsuzluk yarattığını, takımın son dönemdeki en uyumsuz defans performansını sergilediğini belirtti. Şampiyonlar Ligi’nde averajın önemine değinerek, bu mağlubiyetin sadece puan değil, averaj açısından da büyük bir darbe olduğunu söyledi.
Kadronun Derinliği ve Okan Hoca’nın Taktik Yaklaşımı
Panelde, Galatasaray’ın ilk 11’inin kağıt üzerinde değerli olduğu ancak genel kadro derinliğinin Eintracht Frankfurt’a göre yetersiz olduğu konuşuldu. Özellikle Icardi gibi kilit bir ismin eksikliğinin hissedildiği vurgulandı. Frankfurt’un fikstürünün zorlu olduğu ve Galatasaray maçının onlar için “3 puan yazılabilecek” nadir mücadelelerden biri olduğu belirtildi.
Müdahale Zamanlaması ve Oyuncu Tercihleri
Levent Tüzemen, Okan Hoca’nın oyun felsefesini değiştirmesi gerektiğini yineledi. Geniş alanda oynamanın ve orta sahayı boş bırakmanın Alman takımlarına karşı büyük bir risk olduğunu savundu. Lemina ve Sané’nin yetersiz performansına dikkat çekerek, Sané’nin bu şekilde oynayacaksa yedek kalması gerektiğini söyledi. Okan Hoca’nın hamleler konusunda geç kaldığını, özellikle devre arası müdahalelerin şart olduğunu belirtti (örneğin Abdülkerim’in oyuna alınması, Sané yerine Şarl’ın kullanılması). Ahmet Akçan da Okan Hoca’nın erken gelen golle yanılarak lig maçı gibi kontrolsüz hücuma geçtiğini, oysa Şampiyonlar Ligi’nde “anları” oynamanın çok farklı olduğunu dile getirdi. Savunma kurgusundaki Singo-Sanchez tandeminin uyumsuzluk yarattığını, Singo’nun henüz takıma alışamadığını ve mevki değişikliğinin yanlış olduğunu söyledi. Salih’in maçın en iyilerinden biri olduğu vurgulandı.
Transfer Politikası ve Liderlik Sorunu
Galatasaray’ın duran toplarda gol atan bir takım olmasına rağmen bu maçta iki tane duran top golü yemesi eleştirildi. Üçüncü golün “komedi” olduğu belirtilerek, takımın saha yerleşimi sorgulandı. Levent Tüzemen, Okan Hoca’nın dersini iyi çalışması gerektiğini, Frankfurt gibi umulmadık bir takımdan 5 gol yemenin Liverpool maçı öncesi büyük tehlike yarattığını söyledi. Burnley gibi kompakt oynayan takımların örnek alınması gerektiğini belirtti. Transfer politikasında ise, Galatasaray’ın kadro derinliği yaratamadığı, Icardi’nin hazır olmaması ve Ahmet Kutucu gibi oyuncuların bu seviye için yeterli görülmemesi eleştirildi. Zaniolo’nun gönderilmesinin hata olduğu, sprint ve dripling yeteneğiyle takıma katkı sağlayabileceği görüşü dile getirildi. Sané’nin düşük koşu mesafesi (7.4 km) ve motivasyon eksikliği de dikkat çeken noktalardandı. Takım içi liderlik konusunda ise İlkay Gündoğan’ın Manchester City kaptanlığı yapmış bir oyuncu olarak saha içinde daha fazla sorumluluk alması gerektiği, onun liderlik vasfından yeterince faydalanılamadığı savunuldu. Icardi’nin maç öncesi ısınmaya çıkmaması gibi detayların Okan Hoca tarafından açıklanması gerektiği belirtildi.
Mağlubiyetin Geleceğe Etkileri ve Öğrenilmesi Gereken Dersler
Panelistler, bu ağır mağlubiyetin Galatasaray’ın ligdeki performansını etkileyip etkilemeyeceğini tartıştı. Zeki Uzun Durukan, eğer Liverpool maçında da farklı bir yenilgi alınırsa, eleştirilerin artacağını ve Okan Hoca’nın dahi tartışılmaya başlanabileceğini ifade etti. Ancak Okan Hoca’nın sezon sonuna kadar görevine devam etmesi gerektiği konusunda hemfikir olundu. Bu mağlubiyetin bir “uyarı” olarak kabul edilmesi ve ligdeki zorlu fikstür öncesi takımın tam konsantrasyonla yoluna devam etmesi gerektiği belirtildi. Ahmet Akçan, Türk futbolunun genelinde basit gol yeme ve demoralize olma alışkanlığının köklü bir sorun olduğunu, Galatasaray’ın da bu maçta bir sezonda yapacağı savunma hatalarını tek maçta yaptığını söyledi. Levent Tüzemen ise Icardi’nin çapraz bağ ve menisküs sakatlıkları nedeniyle tam dönüşünün Kasım ayını bulacağını, bu yüzden sabırlı olunması gerektiğini ekledi. Tüm panelistler, bu ağır yenilginin Galatasaray için büyük bir ders niteliğinde olduğu ve teknik ekibin bu hatalardan mutlaka ders çıkarması gerektiği görüşünde birleşti.