Galatasaray’ın Avrupa Macerasında Kritik Anlar: Frankfurt Maçı ve Okan Buruk’un Oyun Felsefesi

Galatasaray’ın Eintracht Frankfurt ile oynadığı Avrupa Kupası maçı, birçok tartışmayı beraberinde getirdi. Kağıt üzerinde başlangıç 11’lerinin değeri yüksek olsa da, genel kadro derinliği ve oyun felsefesi konularında önemli eleştiriler yapıldı. Özellikle erken öne geçilen bir maçta skoru koruyamama ve yaşanan bireysel hatalar, sarı-kırmızılı camiada endişe yarattı. Bu yazımızda, Frankfurt maçının detaylı analizini ve Galatasaray’ın Avrupa arenasındaki geleceğine dair önemli çıkarımları ele alacağız.

Kadro Değerleri ve Derinlik Farkı

Maç öncesinde yapılan değerlendirmelerde, Galatasaray’ın ilk 11’inin Eintracht Frankfurt’tan daha değerli olduğu belirtilmişti. Ancak, kadronun geneline bakıldığında Frankfurt’un daha üstün ve derin olduğu gözlendi. Bu durum, rotasyon açısından Galatasaray’ın derinlikten yoksun olduğunu gösteriyor. Üstelik, takımın en önemli isimlerinden biri olan Osimhen’in eksikliği de bu 90 dakikada hissedilen önemli bir dezavantajdı.

Eintracht Frankfurt Fikstürü ve Maçın Önemi

Eintracht Frankfurt’un Şampiyonlar Ligi fikstürü oldukça zorluydu. Atletico Madrid, Liverpool, Napoli, Atalanta ve Barcelona gibi güçlü rakiplerle karşılaşan Frankfurt için Galatasaray maçı, neredeyse kesin üç puan alabilecekleri ender mücadelelerden biriydi. Böyle bir fikstürde, Galatasaray’ın 1-0 öne geçip bu avantajı koruyamaması, maçın önemini ve kaybedilen fırsatın büyüklüğünü daha da artırdı. Almanya deplasmanında gurbetçilerimizin desteği her ne kadar önemli olsa da, maçın gidişatı istenildiği gibi olmadı.

Okan Buruk’un Oyun Felsefesi Gözden Geçirilmeli

Tecrübeli yorumculara göre, Okan Buruk’un oyun felsefesini değiştirmesi gerekiyor. Geçmişte Fatih Terim yönetimindeki Galatasaray’ın Avrupa Ligi’nde namağlup bir şekilde gruptan çıktığı dönem hatırlatıldı. O dönemde Galatasaray, topu rakibe bırakarak, kompakt bir yapıda oynayarak ve kontrataklarla sonuca giderek başarılı olmuştu. Lazio deplasmanındaki beraberlik bu stratejinin bir örneğiydi. Bu kadar geniş alanda oynamak, orta sahayı boş bırakmak ve özellikle Alman bir takıma karşı bu riski almak kolay bir tercih değil.

Bireysel Performanslar ve Takım Dinamiği

Maçtaki bazı bireysel performanslar eleştiri konusu oldu:

• Lemina: Maçta iyi bir performans sergileyemedi.
• Leroy Sane: Sahada yeterince etkili olamadığı ve “kartvizitinin hakkını” vermediği belirtildi. Topu yeterince taşıyamaması, hızını kullanamaması ve takım arkadaşlarına liderlik edememesi eksiklik olarak görüldü. Şampiyonlar Ligi seviyesinde beklentinin çok gerisinde kaldı.

Galatasaray takımının bir ara “kafası kesilmiş tavuk gibi” oynadığı, herkesin kendi bildiğini yaptığı ve saha içinde bir akıl eksikliği yaşandığı ifade edildi. Mertens gibi bir oyuncunun veya uluslararası tecrübesi yüksek bir ismin takımı yönetmesi gerektiği vurgulandı. Sane’nin duygularıyla oynamaması, arkadaşlarını motive edememesi ve sorumluluk almaması da dikkat çekilen noktalardandı.

Savunma Organizasyonu ve Kadro Tercihleri

Savunma hattındaki tercihler de eleştiri oklarının hedefi oldu. Davinson Sanchez’in sol stoperde oynatılması sorgulandı. Takımın aslında sol stoper arayışında olduğu hatırlatılarak, sağ stoperde Sanchez varken başka bir oyuncu için onun yerinin değiştirilmesinin yanlış olduğu belirtildi. Abdülkerim ve Sanchez’in stoper tandemini oluşturması, sağ bekte Singo’nun, sol bekte ise Eren veya tecrübesiz Yakobs’un oynaması gerektiği dile getirildi. Singo’nun henüz takıma tam olarak alışamadığı ve bocaladığı anlar yaşadığı da eklendi. Sara’nın ise savunmadaki gedikleri kapatan, çok önemli bir oyuncu olduğu ve yokluğunun kurguyu bozduğu ifade edildi.

Maçın Akışındaki Hatalar ve Okan Hoca’nın Müdahalesi

8. dakikada gelen erken gol, Okan Buruk’u yanıltmış olabilir. Bu durumun, lig maçlarındaki gibi sürekli baskı ve hücum anlayışına yol açtığı, ancak Şampiyonlar Ligi’nde “anları oynamanın” çok daha farklı olduğu belirtildi. Teknik adamların maçları 15, 30, 45 dakikalık dilimlere bölerek yönettiği örnek gösterildi. Galatasaray’ın 1-0 öne geçtikten sonra kontrolsüzce hücum etmesi, ne savunmada güvenli durabilmelerini ne de orta sahada hakimiyet kurabilmelerini sağladı.

Okan Hoca’nın maç içi müdahalede geç kaldığı, özellikle ikinci yarıya daha farklı bir başlangıç yapılması gerektiği savunuldu. Havadan yenen iki gol sonrası Abdulkerim’in oyuna alınması, Singo’nun sağ beke çekilmesi ve Sane yerine Şaray’ın kanatta kullanılması gibi basit hamlelerin yapılabileceği dile getirildi. Şaray’ın en azından kanatta birkaç atak ve orta yaptığı, hatta bir tanesinde İlkay’ın ön direkte topa vuramadığı hatırlatıldı.

Duran Top Zafiyeti ve Motivasyon Kaybı

Galatasaray’ın en çok gol atan takımlardan biri olduğu duran toplardan, bu maçta iki gol yemesi şaşkınlık yarattı. Özellikle üçüncü golün “komedi gibi” olduğu ve saha yerleşiminde ciddi hataların bulunduğu vurgulandı. Şampiyonlar Ligi gibi bir platformda, bir saniyelik motivasyon kaybının bile ağır faturalara yol açtığı, Galatasaray’ın kendi hatalarıyla rakibi oyuna soktuğu belirtildi. İlk yarının son 10 dakikasında uzatmalarla birlikte yenen üç gol, takımın soyunma odasına çevrilemez bir skorla gitmesine neden oldu.

Rakip teknik direktör Dino Toppmöller’in bile Galatasaray’dan korktuğu, Sane ve İlkay gibi oyuncuların zekasıyla başa çıkamayız dediği halde, maçtaki hatalar sonucu şaşkınlık yaşadığı ifade edildi.

Sara’nın Önemi ve Gelecek Maçlar

Geçen yıl duran toplardan çok sayıda gol atan Galatasaray’ın bu başarısının arkasında Sara’nın olduğu belirtildi. Sara’nın kornerleri adeta penaltı gibi kullandığı ve İlkay alındı diye ondan bu kadar çabuk vazgeçilmesinin tartışılması gerektiği vurgulandı. Galatasaray’ın haddini bilerek, planlı ve projeli oynaması gerektiği, aksi takdirde Liverpool gibi güçlü rakiplere karşı daha büyük sorunlar yaşayabileceği uyarısı yapıldı.

Okan Hoca’nın kendi tespiti de bu yöndeydi: Oyunun 37. dakikasına kadar her şey Galatasaray lehine gelişmiş, takım güvenle ve akıllıca oynamış, hatta topa %57 oranında sahip olmuştu. Ancak bu durumun ardından yaşanan bireysel hataların gollerle sonuçlandığı ve bu hataların birinci bölgede yapıldığı ifade edildi.

Sonuç

Eintracht Frankfurt maçı, Galatasaray için Şampiyonlar Ligi’nde önemli dersler çıkarması gereken bir dönüm noktası oldu. Kadro derinliği, oyun felsefesi, bireysel performanslar ve maç içi müdahale stratejileri gibi birçok alanda gözden geçirmeler yapılması gerektiği ortaya çıktı. Özellikle Liverpool gibi güçlü bir rakiple oynanacak sonraki maçlar öncesinde, takımın kompakt oyuna dönmesi, savunma disiplinini artırması ve motivasyon kayıplarının önüne geçmesi hayati önem taşıyor. Okan Buruk ve ekibinin, bu maçtan gerekli dersleri çıkararak Avrupa arenasındaki gelecek adımlarını daha sağlam atması bekleniyor.