Türk Futbolunun Derin Yaraları: Kaos, Hakem Hataları ve Gelecek Vizyonu
Milli ara sonrası Süper Lig’in yeniden başlamasıyla Türk futbolu yine tartışmaların odağına oturdu. Kulüpler Birliği’nin “nefret yok, futbol var” çağrısına rağmen, mevcut kaos ortamı, hakem kararları ve Avrupa’daki başarısızlıklar, futbolun temel sorunlarını bir kez daha gözler önüne serdi. Bu yazımızda, Ulu Önderimiz Atatürk’ün “sevgi ve saygı” vurgusundan başlayarak, Türk futbolunun mevcut tablosunu ve çözüm önerilerini ele alacağız.
Türk Futbolunda Kaos Ortamı ve Değerler Krizi
Milli Ara Sonrası Gündem ve Kulüpler Birliği Mesajı
Milli ara sona erdi ve Süper Lig yeniden başladı. Ancak bu başlangıç, Kulüpler Birliği’nin “nefret yok, futbol var” şeklindeki güzel söyleminin aksine, futbolun kendisinden çok saha dışı olaylarla anılmaya devam etti. Bu durum, Türk futbolunun kökleşmiş problemlerini yeniden gündeme taşıdı.
Atatürk’ün Sözleriyle Mevcut Durum Arasındaki Çelişki
Ulu Önderimiz Atatürk’ün “Nerede sevgi ve saygı varsa orada itimat ve itaat vardır. İtimat ve itaatin olduğu yerde huzur, huzurun olduğu yerde sevgi, sevginin olduğu yerde de başarı vardır. Zafer zafer benimdir diyenlerin, huzur huzur isteyenlerindir” sözleri, Türk futbolunun bugünkü halinin tam tersini işaret ediyor. Bizde yöneticilerin yarattığı kaos ortamı, futboldan anlayan-anlamayan herkesin yorumları, dışarıdan müdahaleler ve sosyal medyanın etkisiyle nefret son düzlüğe kadar çıkmış durumda. Esas olan sükûnet ve proje üretmek yerine, ne yazık ki bu nefret ve kaos ortamı devam ettiriliyor. İnsanların fikri ve zikri değiştirilemediği sürece bu yapısal ve psikolojik sorunlar asla düzelmeyecek gibi görünüyor. Bu ortamda futbolseverlerin keyif alması da pek mümkün değil.
Avrupa Arenasında Türk Takımlarının Durumu ve Yapısal Sorunlar
Milli Takımın ve Kulüplerin Avrupa Performansı
Kendi içimizde çok fazla kavga etsek de, Avrupa arenasına çıktığımızda gerçeklerle yüzleşiyoruz. Milli Takımımızın İspanya maçındaki kötü skoru, Avrupa kupalarında takımlarımızın düşüş yaşaması bu duruma en iyi örnek. Galatasaray doğrudan katılırken, Fenerbahçe ve Samsunspor alt sıralara düştü; Beşiktaş ve Başakşehir ise Avrupa’ya erken veda etti. Yurt dışına çıktığımızda buradaki kavgamızı, gürültümüzü oraya yansıtamıyoruz ve gerçekler orada ortaya çıkıyor.
İspanya maçında uygulanan yanlış kadro seçimi, taktik anlayış ve futbolcuların yetersiz performansı büyük bir hüsranla sonuçlandı. Takımlarımızın kademe düşmesi, ülke puanları için de ciddi bir tehdit oluşturuyor. Oysa hem ülke puanları hem de kulüplerimizin tarihindeki en üst ekonomik yatırım seviyesi için başarı göstermek zorundayız.
Ekonomik Yatırımlar ve Beklenen Başarı Hikayesi
Bugün kulüplerimizin marka değerleri 400-500 milyon euro seviyelerine ulaşmış durumda. Bununla beraber bonservis ve takım maaş bandında 300-400 milyon euro harcamalar yapılıyor. Bu kadar büyük yatırımlara rağmen bir başarı hikayesi yazılamıyor. Türkiye’de başarı hikayeleri hep Türk futbolcuların kalitesi, kalibresi, mentalitesi ve oyun anlayışını yükselttiği dönemlerde Avrupa’da yazılmıştır.
Altyapı Eksikliği ve Genç Yeteneklere Yetersiz Destek
Ne yazık ki, Türk futbolu bu kalite ve mentaliteyi yükseltmek yerine, altyapılarımıza gereken değeri vermiyor, gençlerimizi yetiştirecek projeleri hayata geçiremiyor. Bu da başarısızlığı kaçınılmaz kılıyor. Sorumlular ise kaos ortamıyla kendi başarısızlıklarını örtbas etmeye çalışıyor. Sonuç olarak izleyici ve taraftar mağdur oluyor. Cebindeki parayı forma ve bilet alarak harcayan taraftar, hem iyi futbol izlemek istiyor hem de sahaların kötü durumu ve istediği futbol sürecini göremiyor. Eylül ayına girmemize rağmen birçok takımın kadro yapılanması hala tamamlanmamış, antrenman eksiklikleri mevcut.
Başarısızlığın Perde Arkası: Kaos ve Taraftar Mağduriyeti
Önümüzdeki üç hafta sonraki milli aradan sonra ligin şampiyonluk, Avrupa kupaları ve düşme hattı mücadeleleri daha netleşecek. Bu süreçteki nefret, öfke, kaos ve Avrupa’daki başarısızlıklar Türk futbolunun her bölümüne yansıyor.
Hakem Kararları ve Futbolun Önüne Geçen Tartışmalar
Tartışmalı Pozisyonlar: Gol, Kırmızı Kart ve Çizgi Teknolojisi
Son oynanan derbide Onaçu’nun attığı gol, Okay’ın kırmızı kartı ve çizgiden geçip geçmediği tartışılan pozisyonlar, hakem tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Uzun zamandır hakemlerimizle ilgili projeler üretilmesi gerektiğini savunuyorum. Hakemlerimizin futbolun içinden gelmiş kişiler tarafından eğitilmesi, onlara doğru sistemi, kurumsallığı öğretmesi şart. MHK başkanının top sektiremiyor olması, futbolu bilmediğinin bir göstergesidir.
Hakem Eğitimi ve Profesyonelleşme İhtiyacı
Hakemlerin futbolcuların pozisyonlarını görsel olarak okuma zekasına sahip olması gerekiyor. VAR hakemlerinin en az 10 senelik futbol geçmişine sahip olması, olayları daha doğru yorumlayabilmelerini sağlar. Türk futbolunda hakemlerin bağımsız olması, yüksek maaş alması, iyi yönettikleri maçlardan sonra prim kazanması, birer antrenör ve analizciye sahip olması gerekiyor. Yaptıkları hataları görmeleri ve gelişmeleri için bu şarttır.
Çok kaliteli ve karakterli hakemlerimiz olsa da, ne yazık ki hatalı kararlar her zaman gündemde. Trabzonspor, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Anadolu takımları için geçmişte ve günümüzde birçok haksız karar verildi. Hakemlerin bir maçta verdiği kararı başka bir maçta vermemesi, insanları tatmin etmiyor. VAR sisteminin ve gol çizgisi teknolojisinin önemi burada bir kez daha ortaya çıkıyor. Gol çizgisi teknolojisi çok basit ve tartışmaları bitirecek bir sistem olmasına rağmen, biz “kaosu seviyoruz” diyerek bu tür teknolojilere yatırım yapmaktan kaçınıyoruz. Oysa bu tür yatırımlar, tartışmaları ortadan kaldırarak futbolun önüne geçmesini engeller.
Okay Yokuşlu’nun Sorumluluk Alması: Örnek Bir Davranış
Okay Yokuşlu’nun kırmızı kart pozisyonunda, Kerem’in ayağının kırılabileceği tehlikeli bir müdahale sonrası pişmanlık duyup özür dilemesi ve maç sonrası yenilgiden kendisini sorumlu tutması takdire şayan bir davranıştır. Futbolcuların bu denli sorumluluk alması nadir görülen bir durumdur. Okay, kaliteli ve karakterli bir futbolcu olarak giydiği formanın ağırlığını taşıdığını göstermiştir. Bu tür açıklamalar, futbolumuzda sevgi ve saygı ortamının yeniden tesis edilmesi adına önemli adımlardır.
Derbilerdeki Oyun Kalitesi ve Teknik Direktör Yaklaşımları
Fenerbahçe’nin Yeni Hocası ve Mourinho Mirası
Son derbide Fenerbahçe’nin yeni hocası, Mourinho’nun defansif kurgu mantığından farklı olarak hücumsal yönde daha iyi bir görüntü sergiledi. Ancak rakibin 10 kişi kalmasının bu durumda önemli bir etkisi olduğunu unutmamak gerekir. Oyun setleri, geçiş oyunları, baskı pres ve duran top varyasyonları gibi konularda henüz beklenen seviyede bir derbi izleyemedik.
Trabzonspor’un Eksiklikleri ve Fatih Tekke’nin Değerlendirmesi
Trabzonspor’un kenar adam sakatlıkları, Visca’nın yaşının ilerlemesi ve orta sahadaki eksiklikler, takımın zorlanmasına neden oluyor. Fatih Tekke Hoca’nın kadro yapılanması milli aradan sonra daha da oturacaktır. Süreci iyi yönetmesi gerekiyor, aksi takdirde kaos ve kriz onları da vurabilir.
Başkanların Açıklamaları ve Yönetimsel Sorumluluklar
Trabzonspor Başkanı Ertuğrul Doğan’ın “sahadan çekilmeyi düşündük” açıklaması gibi fevri çıkışlar, maçın sıcaklığıyla yaşansa da doğru bulunmuyor. Başkanlar, camianın en önemli temsilcileri olarak sakin ve doğru söylemlerde bulunmalıdır. Cebinden milyonlar harcayan başkanların yaşadığı haksızlıklara karşı fevri çıkışlar yapması anlaşılabilir olsa da, futbolun sevgi, kardeşlik ve barış ortamında yaşanması için başkanların bir araya gelerek ortak bir yol haritası belirlemesi şarttır. Gençlerin birbirine düşman değil, rekabetin sahada yaşandığı, sevgi tohumlarının ekildiği bir futbol anlayışına ihtiyacımız var.
Öne Çıkan İsimler ve Takımlar
Icardi: Golcülük İçgüdüsü ve Form Durumu
Galatasaray’ın yıldız golcüsü Icardi, tam hazır olmasa ve fazlası olsa bile gol atma becerisini sürdürüyor. Klasik santraforların senede 40-50 gol pozisyonuna girdiği büyük takımlarda, gol koklama meziyeti yüksek futbolcular 30-35 gol atabilir. Icardi de bu içgüdüye sahip ve maç ritmi kazandıkça formunu daha da yükseltecektir. Milli ara sonrası yüklemelerle sakatlıklarının geçmesi ve formunun zirveye çıkması bekleniyor.
Beşiktaş ve Sergen Yalçın Etkisi: Cengiz Ünder Örneği
Sergen Yalçın, Beşiktaş’ın bir efsanesi olarak evine döndü ve ilk iç saha maçında 1-0’lık galibiyetle takımına moral verdi. Sergen Hoca’nın Cengiz Ünder hakkında “Bana verin bir ayda ligin yıldızı yaparım” demesi ve futbolcusuna sahip çıkması, Türk insanının duygusal yapısına hitap ediyor. Cengiz’in hataları olsa da, kendisini seven bir hocanın eline düşmesi onun için büyük bir şans. Bu galibiyet, takımın bütünleşmesini ve kenetlenerek ayağa kalkmasını sağlayacak bir sonuç oldu. Sergen Hoca’nın üstüne koya koya gideceği ve 3 hafta sonraki milli aradan sonra Beşiktaş’ın daha keyifli bir futbol sergileyeceği düşünülüyor.
Başakşehir ve Nuri Şahin Dönemi: Tecrübe ve Ortamın Önemi
Nuri Şahin, Antalyaspor’daki başarılı işlerinin ardından Dortmund tecrübesi yaşadı. Tecrübenin parayla satın alınamayacak bir değer olduğunu vurgulayan konuşmacı, Nuri Şahin için Başakşehir’in bulunmaz bir nimet olduğunu belirtiyor. Başakşehir’in iyi kadro yapısı, mükemmel ekonomik durumu, baskı olmaması ve Göksel Gümüşdağ gibi tecrübeli bir yöneticiye sahip olması, Nuri Şahin için ideal bir ortam sunuyor. Bu sezon şampiyonluk beklenmese de, Türkiye Kupası ve kaliteli bir oyun mantalitesi beklentileri var. Genç, idealist ve yabancı dil bilen Nuri Şahin’in, tecrübeli hocaların (Ancelotti örneği) maçın gidişatını değiştiren hamlelerinden ders çıkararak Başakşehir’e başarı getirmesi umuluyor.
Mourinho örneğinden ise “bunları yapmamamız gerektiğini öğrendik” çıkarımı yapılarak, teknik direktör seçiminde geçmiş başarıların değil, mevcut durum ve kulübün dinamiklerine uygunluğun önemi vurgulanıyor.
Süper Lig’in Yeni Yüzleri ve Federasyon Vizyonu
Lige Yeni Gelen Takımların Mücadelesi (Gençlerbirliği, Kocaelispor, Karagümrük)
Süper Lig’e yeni yükselen Gençlerbirliği, Kocaelispor ve Karagümrük gibi takımlar büyük zorluklarla karşılaşıyor. Türkiye’de hala doğru bir “scout sistemi” kurulamaması, transfer politikalarının menajerler üzerinden şekillenmesi, kadro kurgularının eksik kalmasına neden oluyor. Geçen sezon oynayan takımla Süper Lig’de kupa maçlarında alınan farklı mağlubiyetler, takımın bu ligde kalıcı olamayacağını gösteriyor ve bu da yeni yapılanmayı zorlaştırıyor. Ekonomik güç, doğru bir scout sistemi ve 1 Temmuz’da hazır bir kadro bu kaosları önleyebilir.
- Kocaelispor: Mükemmel taraftar desteğine sahip ancak Süper Lig’e geçiş sürecinde zorlanıyor. Selçuk Hoca’nın takımı başarabileceği ancak milli araya kadar zamana ihtiyacı olduğu belirtiliyor. Özellikle Gaziantep maçındaki kötü skor takımı hırpaladı. Rizespor maçı her iki takım için de bir kırılma noktası olacak.
- Gençlerbirliği: Yeni başkanı ve ekonomik güçlüklerle boğuşuyor. Seyirci desteğini yeterince alamaması da bir dezavantaj.
- Karagümrük: Tesis, stat ve ekonomik yetersizlikler yaşıyor. Süleyman Hurma’nın sportif direktörlük ve genç hocalara şans verme konusundaki başarıları takdire şayan. Ancak onların da milli aradan sonraki süreci çok iyi yönetmesi gerekecek.
Futbol Federasyonunda Futbol Kökenli Yöneticilerin Gerekliliği
Türk futbolunun önemli tartışma konularından biri de Futbol Federasyonu başkanının futbolun içinden gelip gelmemesi. Basketbol Federasyonu Başkanı Hidayet Türkoğlu ve Voleybol Federasyonu Başkanı Akif Üstündağ gibi sporun içinden gelen liderlerin başarıları, futbol için de emsal teşkil ediyor.
Futbol Federasyonu’nu futbolun içinden gelen bir ismin yönetmesine ihtiyaç var. Şenol Güneş, Fatih Terim, Mustafa Denizli gibi isimler bu konuda öne çıkıyor. Onların planları, projeleri, tecrübeleri ve altyapıların gelişimi için vizyonları, Türk futbolunu ileriye taşıyabilir. Ayrıca Fatih Tekke, Okan Buruk, Burak Yılmaz, Arda Turan gibi genç jenerasyon hocalarının da gelecekte federasyon başkanlığı hayallerinin olması gerektiğini vurgulanıyor. Kulüplerin yönetimlerinde de kanunen futbol oynamış, profesyonel geçmişi olan kişilerin bulunması, doğru projelendirme ve uygulama açısından büyük önem taşıyor. Yılmaz Vural’ın eğitim daire başkanı, Samet Aybaba’nın gençlik gelişiminin başında olması gibi önerilerle futbol aklının yönetime dahil edilmesi gerektiği belirtiliyor.
Delege sisteminin de değişmesi gerektiği, 10 kere A Milli olmuş futbolcuların oy kullanma hakkına sahip olması gerektiği ifade ediliyor. Futbol aklının ve gerçek evlatlarının yönetime gelmesiyle Türk futbolunun başarı hikayeleri yazılacağına inanılıyor.
Şampiyonlar Ligi Tahminleri
Şampiyonlar Ligi’nde erken favoriler arasında Barcelona ve Real Madrid yer alıyor. İngiliz takımlarından Manchester City ve Manchester United’ın bu sezon dağınımla başladığı, Liverpool’un ise toparlanma imajı çizdiği belirtiliyor. Konuşmacı, sürpriz bir şampiyonun ise bir İtalyan takımından gelebileceğini düşünüyor.
Haftaya Fenerbahçe seçimleri başta olmak üzere, Türk futbolunun güncel konularını konuşmak üzere görüşmek dileğiyle.
Sevginin, kardeşliğin, barışın ve huzurun hâkim olduğu bir Türk futbolunda görüşmek üzere. Abone olmayı unutmayın, bizimle kalın, sağlıcakla kalın!