Beşiktaş’ın kritik dönemecinde, genç yaşına rağmen önemli bir kariyere sahip Cengiz Ünder’in gol sonrası yaşadığı duygu patlaması ve Sergen Yalçın’ın takıma kattığı enerji, Türk futbolundaki aidiyet ve liderlik kavramlarını bir kez daha gündeme getirdi. Bu yazımızda, Cengiz Ünder’in “Bu duyguyu çok özlemişim!” sözleriyle özetlediği geri dönüşünü, Sergen Yalçın’ın oyuncularla kurduğu özel bağı ve Beşiktaş’ın son dönemdeki performansını detaylıca inceleyeceğiz.
Cengiz Ünder’in Duygusal Geri Dönüşü: “Bu Duyguyu Çok Özlemişim!”
Cengiz Ünder’in attığı gol sonrası yaşadığı sevinç, izleyen herkesi etkiledi. 26-27 yaşındaki bir oyuncunun, sanki 18 yaşında ilk kez gol atmış gibi bir heyecan yaşaması oldukça dikkat çekiciydi. Cengiz, “Bu duyguyu çok özlemişim, gözlerim doldu” sözleriyle aslında futbol kariyerinde yaşadığı iniş çıkışların ardından yeniden aidiyet ve mutluluk hissini bulduğunu ifade etti. Uzun bir süredir hissetmediği bu heyecan, sadece kendisi için değil, Beşiktaş camiası için de yeni bir başlangıcın habercisiydi.
Sergen Yalçın Etkisi: Bir Liderin Dokunuşu
Cengiz Ünder’in bu dönüşümündeki en büyük paylardan biri hiç şüphesiz Sergen Yalçın’a ait. Henüz iki üç günlük kısa sürede Sergen Hoca, Cengiz’e onun ne kadar kaliteli bir oyuncu olduğunu, “Sen Cengiz Ünder’sin!” diyerek hatırlattı. Cengiz’in kendi ifadesiyle, “Sergen hoca ne istediğini bana çok net anlattı. Maçtan 3-4 saat önce odasına çağırdı, rahat olmamı söyledi. Sergen hoca bana güveniyordu.” Bu yaklaşım, Türk antrenörlerin oyuncularıyla kurduğu duygusal ve kişisel bağın önemini bir kez daha gösterdi. Yabancı antrenörlerin genellikle maç öncesi oyuncuyu yalnız bırakma eğilimine karşın, Sergen Yalçın oyuncusunun ruh halini anlayarak onu mental olarak maça hazırladı. O da bu yollardan geçtiği için oyuncunun derdini, beklentisini iyi biliyor ve onu “tedavi edip sahaya salıyor.” Bu, Beşiktaş için muhteşem bir enerji yükseltmesi oldu.
Cengiz Ünder’in Kariyer Yolculuğu
Cengiz Ünder, kariyerinde önemli duraklara sahip bir oyuncu. Milli Takım’da Konya’da Fransa’ya karşı kazanılan maçta başroldeydi. Roma’da fena olmayan performanslar sergiledi ancak Marsilya’daki serüveni, Fenerbahçe’ye gelmeden önce oldukça başarılıydı. Leicester City deneyimi ise kendisi için hatalı bir tercih olarak görüldü. Yaşadığı bu tecrübeler, onu şimdiki duygusal duruma getiren etkenlerdendi.
Beşiktaş’ın Kritik Virajı ve Yönetimsel Hatalar
Beşiktaş’ın Başakşehir galibiyeti, Alanyaspor maçından alınan derslerin bir göstergesiydi ve takımın yeniden yapılanma sürecinin ilk başarılı adımı oldu. Bu galibiyet, Beşiktaş’ı “Kasım’da havlu atan Beşiktaş” durumundan kurtararak çok kritik bir süreçten çıkardı. Takımın son dönemde Shakhtar, Sampdoria, Eyüp, Lausanne ve Alanyaspor gibi takımlara karşı yaşadığı kayıplar, dokuz maçta dört mağlubiyet gibi ciddi bir tabloyu ortaya koyuyordu.
Mustafa Hoca ve Erol Abi’nin de belirttiği gibi, önceki hoca Sosker’in takımda kalması halinde Beşiktaş’ın daha Eylül ayında havlu atacağı görüşü dile getirilmişti. Yönetimin bu değişikliği daha erken yapması gerektiği, hatta Sergen Yalçın’a sezon başında takımı teslim etmeleri halinde transferlerin de gecikmeyeceği yönünde eleştiriler yapıldı. Özellikle Rizespor’a karşı verilen reaksiyonsuz mağlubiyet, takımda ruhsuz bir Beşiktaş olduğunu gösteriyordu. Bu durumlar, yönetimin ciddi hataları olarak değerlendirildi.
Beşiktaş’ın Savunma Zafiyetleri ve Kadro Değerlendirmesi
Başakşehir maçındaki galibiyete rağmen, Beşiktaş’ın yumuşak karnı olan savunma sorunları göz ardı edilmemeli. Yenen goldeki bireysel ve takım savunması hataları, bu zafiyeti bir kez daha gözler önüne serdi. Udoka, Jalo, Paulista, Necip ve Emrecan gibi savunma oyuncularının performansı eleştirilirken, orta saha Endid’in sakatlığı sonrası Demir Ege, Orkun, Kartal ve Salih gibi isimler değerlendirildi.
Ayrıca, João Mário ve Muci gibi transferlerin takıma katkısı sorgulandı. João Mário’nun atletik yetersizliği, Muci’nin ise yüksek bonservisine rağmen ne santrafor arkası ne de kanatlarda istikrarlı bir yer bulamaması dikkat çekti. Şota, Bilal ve Cherni gibi isimlerin ise kanat ve forvet arkası pozisyonları için daha uygun olabileceği belirtildi.
Sergen Yalçın’ın maç sonrası yaptığı açıklamalarda da oyuncularının gayretini, savaşma isteğini ve kazanma arzusunu övgüyle bahsetmesi, takımın mental olarak doğru yolda olduğunu gösterdi. 71. dakikada geriye düşülmesine rağmen hızlı bir reaksiyon gösterilmesi, Sergen Hoca’nın dokunuşlarının sahaya yansıdığının bir işaretiydi.
Sonuç
Beşiktaş, Sergen Yalçın’ın gelişiyle birlikte Cengiz Ünder özelinde başlayan bir moral ve motivasyon yükselişi yaşıyor. Takımın bu kritik süreçten Başakşehir galibiyetiyle çıkması, gelecek adına umut verici. Ancak savunmadaki zafiyetler ve bazı transferlerin sorgulanması, yönetimin önündeki önemli sorunlar olarak durmaya devam ediyor. Beşiktaş, bu zaferle önemli bir eşiği aşmış olsa da, lig ve Avrupa macerasında daha uzun bir yolculuğa sahip.